YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/18113
KARAR NO : 2017/6991
KARAR TARİHİ : 20.06.2017
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı borçlu Hulusi, hakkında takip başlatıldığını, borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı taşınmazın 1/2 hissesini 23.07.2012 tarihinde davalı … Uluslararası Nak. Tuz. Tic. ve San. AŞ’ne 1/2 hissesini 13.09.2012 tarihinde davalı …’ye sattığını, belirterek davalılar arasındaki tasarrufların iptalini talep etmiştir.
Davalı … Uluslararası Nak. Tuz. Tic. ve San. AŞ ve … vekili, davacının kesinleşmiş bir alacağının olmadığını, müvekkili…nün taşınmazı borçludan değil dava dışı … isimli şahıstan aldığını, müvekkili şirketin ise taşınmazı raiç bedel üzerinden aldığını ve ödemeleri banka aracılığı ile yaptığını, taşınmazın satın alındığı tarihte üzerinde “…” isimli şirketin faaliyet gösterdiğinden varılan anlaşma sonucu aynı şirkete kiraya verildiğini ancak kira bedellerinin ödenmemesi üzerine tahliye ve alacak için takipler yapıldığını, dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan ipotekler nedeni ile davacı alacaklının alacağını tahsil imkanı olmadığını ve davanın reddini savunmuştur.
Davalı borçlu, duruşmada dava konusu taşınmazı muvazaadan ari olarak davalı …’ye sattığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, ivazlar arasında bedel farkı bulunmadığı ve muvazaa ve mal kaçırma amacının ispatlanmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere ve dava konusu taşınmazın 1/2 hissesinin davalı …’ye yapılan tapudaki resmi devrin borçlu Hulusi tarafından değil dava dışı … tarafından yapılmış olduğu, davalı … yönünden davanın reddine karar verilmesi sonuç itibari ile doğru bulunması nedeni ile davalı alacaklı vekilinin aşağıda yazılı bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Aynı Yasanın 280/1.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği,aynı maddenin son fıkrasında ise ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamını veya mühim bir kısmını devir veya satın alan yahut bir kısmını iktisapla beraber işyerini sonradan işgal eden şahsın, borçlunun alacaklılarını ızrar kastını bildiği ve borçlunun da bu hallerde ızrar kastıyla hareket ettiğinin kabul edildiği, bu karinenin, ancak iptal davasını açan alacaklıya devir, satış veya terk tarihinden en az üç ay evvel keyfiyetin yazılı olarak bildirildiğinin veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaları asmakla beraber Ticaret Sicili Gazetesiyle; bu mümkün olmadığı takdirde bütün alacaklıların ıttılaını temin edecek şekilde münasip vasıtalarla ilan olunduğunun ispatla çürütülebileceği hüküm altına alınmıştır.
Somut olayda dava konusu taşınmazın tapudaki satış bedeli ile bilirkişi tarafından belirlenen bedeli arasında fahiş fark bulunmamakla birlikte dava konusu taşınmazın borçlunun da faaliyette bulunduğu işyeri olduğu anılan maddede belirtilen devir koşullarının gerçekleştiği iddia ve ispat edilmemiştir. Öte yandan davalı üçüncü kişilerin daha önce avukatlığını yapan …’ın borçlu…nin teyzesinin oğlu olduğu bu nedenle satıştan önce tanışıyor oldukları ve kimi zaman borçluya borç para verdikleri ve bunları iade etmediği de davalılar vekilinin 25.09.2014 tarihli dilekçelerinde açıkca belirtildiği gibi dosya içeriğinden de anlaşılmaktadır.
Bu durumda davalılar borçlu … ile davalı … Uluslararası Nak. Tuz. Tic ve San. AŞ arasındaki satış işleminin işyeri devri
mahiyetinde olduğu gibi anılan şirket yetkililerinin borçluyu önceden tanıdıkları dolayısı ile mali durumu ve alacaklılarını ızrar kastını bildikleri anlaşıldığından davanın bu davalı yönünden İİK 280.madde gereğince kabulüne karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 20.06.2017 gününde oybirliğiyle karar verilmiştir.