Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2016/17772 E. 2017/9611 K. 25.10.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/17772
KARAR NO : 2017/9611
KARAR TARİHİ : 25.10.2017

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı yetkisizlik nedeniyle dava dilekçesinin reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
– K A R A R –
Davacı vekili, davacı şirkete ait araca davalı sürücünün davalı şirket aracı ile çarpmasından bahisle araçta meydana gelen 2.699,84-TL değer kaybı, 2.000-TL ticari kazanç kaybı ve 236,00TL exper ücreti olmak üzere toplam 4.974,51-TL ve faizinin davalılardan tahsili için … 13…. Müdürlüğünün 2015/14787 esas sayılı dosyasından ilamsız … takibi başlatılmış, davalılarca süresinde yetkiye ve borca itiraz edilmiştir. Davacı süresinde açmış olduğu davada davalıların yetki itirazının reddine, borca itirazın iptali ile takibin devamına ve … inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili; davalıların yerleşim yerlerinin… olması sebebiyle yetkisizlik kararı verilmesini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, mahkemenin yetkisizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddine, dosyanın talep halinde ve karar kesinleştiğinde … Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine yönelik yapılan … takibinde yetkiye ve borca itiraz sonucu açılan itirazın iptaline ilişkindir.
2004 sayılı İİK’nin yetkiyi düzenleyen 50.maddesinin 1.fıkrasında “Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur.” 6100 sayılı HMK’nin genel yetkiyi düzenleyen 6.maddesinin 1.fıkrasında; “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. “7.maddesinde de,” davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılır. Birden fazla davalının bulunduğu hâllerde, davanın, davalılardan birini sırf kendi yerleşim yeri mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığı, deliller veya belirtilerle anlaşılırsa, mahkeme, ilgili davalının itirazı üzerine, onun hakkındaki davayı ayırarak yetkisizlik kararı verir.” denilmektedir. Yine aynı Yasa’nın 16. maddesinde ise, “Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.” hükmü yer almaktadır. Bu aşamada hemen belirtilmedir ki, HMK 7. madde metninde, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkemenin kanunda belirtilmesi halinde bu yerin davada “kesin” yetkili olduğu hususunda açık bir düzenleme yazılı değildir. Bilindiği üzere yasa koyucu yetkinin kesin olmasını arzuladığı tüm hallerde bu “kesinlik” durumunu 6100 sayılı HMK sistematiği içinde açıkça madde metninde belirtmiştir. Bir davada, birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa, davacı bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açarsa, o zaman seçme hakkı davalılara geçer.
Somut olayda, zarar gören sıfatı bulunan davacının ticari yerleşim yerinin …/… olduğu anlaşılmakla davalılar vekilinin yetki itirazının reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmesi isabetli değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 25/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.