Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2016/17582 E. 2019/7745 K. 18.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/17582
KARAR NO : 2019/7745
KARAR TARİHİ : 18.06.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ile davalı … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili; 15/08/2014 tarihinde müvekkilinin sevk ve idaresinde bulunan arac davalı …’in maliki olduğu davalı …’ın sevk ve idaresindeki aracın çarptığını, müvekkilinin ölümden döndüğünü, kazadan sonra müvekkilinde unutkanlık, dalgınlık ve denge problemi meydana geldiğini ve uzun süre tedavi gördüğünü, çalışamadığını, geçirdiği kaza sebebiyle büyük acı ve ızdırap duyduğunu bildirerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 1.000,00 TL maddi, 25.000,00 TL manevi tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekilleri; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, maddi tazminat yönünden davanın feragat nedeniyle reddine, manevi tazminat yönünden davanın kısmen kabulü ile 10.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 15/08/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili ile davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davalı … vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dava Borçlar Kanunu’nun 46. maddesi (6098 sayılı TBK m. 54) gereğince cismani zarar nedeni ile maddi tazminat ve 47. maddesi (TBK m. 56) gereğince manevi tazminat istemine ilişkindir.
Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı TBK. m. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Davacı vekilince dava dilekçesinde … için, 25.000,00 TL manevi tazminat talep edilmiş, mahkemece 10.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiştir. Dosya kapsamından davacının Adli Tıp Kurumu İzmir Adli Şube Müdürlüğü’nün 25.08.2015 tarihli raporunda %10,3 meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme süresinin 3 aya kadar uzayabileceği, belirlenmiştir. Manevi tazminatın değerlendirilmesinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davalıların sorumluluğunun niteliği, tarafların kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de gözönünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir. Somut olayda davacı için hükmedilen manevi tazminatın bir miktar az olduğu anlaşılmakla, hak ve nasafet kuralları çerçevesinde daha yüksek manevi tazminata karar verilmesi gerekirken, somut olay ile bağdaşmayan miktarda manevi tazminata hükmedilmesi uygun görülmemiştir.
3-Eldeki davada davalı … şirketi, dava açıldıktan sonra ödemede bulunmuş ve bu ödeme nedeniyle davacı vekili 06.11.2015 tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiğini, beyan etmiştir. Davalı … şirketi ile birlikte davalılar malik ve sürücü de dava açılmasına sebebiyet vermiştir. Davacı ise dava açmakta haklıdır ve açtığı dava sonucunda haksız çıkmış da değildir. Ayrıca davacının feragat beyanı davanın esasından (özünden) feragat değil, davalı … tarafından davanın açılmasından sonra yapılan ödemeden dolayı maddi tazminat talebinden vazgeçmeye ilişkindir. Bu durum karşısında mahkemece, kendini vekille temsil ettiren davalı … lehine vekalet ücreti takdir etmenin mümkün bulunmadığı gözetilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı … vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, aşağıda dökümü yazılı 512,10 TL kalan onama harcının temyiz eden davalı …’den alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 18/06/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.