Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2016/17544 E. 2017/2088 K. 28.02.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/17544
KARAR NO : 2017/2088
KARAR TARİHİ : 28.02.2017

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-

Asıl davada davacılar vekili,25.11.2010 tarihinde müvekkillerinin murisi …’nın yönetimindeki motorlubisikletle ….plaka sayılı aracın çarpışması neticesinde müvekkilleri murisinin vefat ettiğini,kazada … plakalı aracın sürücüsünün kusurlu olduğunu, aracın ZMMS poliçesi ile sigortalandığını, ihbara rağmen ödeme yapılmadığını belirterek davacılardan her biri için 5.000,00TL olmak üzere toplam 10.000,00TL destek zararının 04.01.2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Birleştirilen…5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/574 E sayılı davasında davacılar vekili, aynı olay nedeni ile aynı davalıdan toplam 40.566,56 TL destek tazminatının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, … Plaka Sayılı aracın müvekkili şirket tarafından ZMSS poliçesi ile kişi başına 175.000,00TL limitle teminat altına alındığını, kusur oranlarının belirlenmesi gerektiğini, müvekkilinin temerrütü oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Birleştirilen…2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/1473 E sayılı dosyasında davacı vekili, 25/11/2010 tarihinde meydana gelen kaza nedeniyle davalıların müvekkili şirket hakkında…2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/6 esas sayılı dosyası ile dava açtıklarını, bu dosyada alınan bilirkişi raporuna göre, davalıların murisi olan …’nın meydana gelen kazada asli ve tam kusurlu olduğunun tespit edildiğini, bu nedenle müvekkili şirketçe kasko sigortalı araç için ödenen toplam 6.611,19-TL’nin davalılardan tahsili gerektiğini belirterek, dosyanın…2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/6 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 6.611,00-TL’nin ödeme tarihi olan 11/02/2011’den itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karar davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 11.06.2013 günlü 2012/12842 E, 2013/8886 K sayılı ilamı ile bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Asıl davanın, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminat istemine ilişkin olduğu, birleştirilen…5 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/574 E. sayılı davasının yine aynı olaya ve konuya ilişkin olup aynı taraflar arasında ek dava niteliğinde olduğu, birleştirilen…2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/1473 E sayılı davasının ise, davacısının … plakalı kamyonetin kasko sigorta şirketi olup asıl davanın davacılarının davalı konumunda bulunduğu rücuen tazminat istemine ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Bozma ilamından önce verilen karar, Dairemizin 11.06.2013 tarih, 2012/12842 E., 2013/8886 karar sayılı ilamı ile; ” … Somut olayda, davacılar vekili,müvekkillerinin oğlu …’nın vefatı nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı talep etmektedir. Birleşen… 2. Sulh Hukuk Mahkemesi 2011/1473 E sayılı dosyasında da davacı … AŞ., davalılar desteğin anne ve babası olan …. ve …dır. Anılan dosyada davacı vekili, müvekkiline kaskolu araca desteğin motorsikleti ile sebebiyet verdiği kaza nedeniyle kasko sigortalısına ödenen tazminatı rücuen talep etmektedir. …2. Sulh Hukuk Mahkemesince 2011/1469 karar sayılı kararı ile dosyasının temyiz incelemesi yapılan dosya ile birleştirilmesine karar verilmiştir. Verilen birleştirme kararı temyiz edilmiş, temyiz merciince temyiz talebinin reddine karar verilmiş olup ilgili dosya, dosya içinde bulunmaktadır. Mahkemece birleşen dosya beklenilerek birlikte değerlendirme yapılması gerekirken sadece asıl dosya yönünden karar verilmesi isabetli görülmemiştir…” gerekçesiyle bozulmuştur. Bozma ilamı içeriğinde belirtildiği üzere birleştirilen…2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/1473 E sayılı dosyası da birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken, mahkemece, bozma ilamının gözetilmediği, asıl ve birleştirilen davalar ayrı ayrı belirtilerek her bir dava hakkında ayrı ayrı hüküm tesis edilmediği gibi, karar gerekçesinde “…dosyamız ile birleşen ve …tarafından 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2011/1473 Esas sayılı dosyasında açılan davada; sigorta şirketince … Sigortası ile teminat altına alınan araçta meydana gelen hasarın 6.157,80 TL olduğu, …’ın kullandığı …. plakalı araç ile müteveffa … nın kullandığı motosiklet çarpışarak meydana gelen kazanın oluşumunda; …’nın %80 oranında kusurlu olduğu da dikkate alınarak 4.926,24 TL’den …’nın mirasçıları olan …. ve … … nın sorumlu olduğu davacını sigortalısına yaptığı ödeme tarihi olan 11.02.2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalılardan tahsilini talep edebileceği kanaatine varılarak…” denildikten sonra hüküm fıkrasında ise birleştirilen…2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/1473 E sayılı dosyası hakkında herhangi bir karar verilmemiş olması nedeniyle gerekçe ile hüküm fıkrası arasında da çelişki yaratılmıştır.
1086 Sayılı HUMK’nun 388 ve 389. maddeleri ile 6100 Sayılı HMK’nun karşılık 297/1-2 maddeleri uyarınca, mahkeme kararında; hüküm sonucunun, taraflara yükletilen hak ve sorumlulukların şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde ayrı ayrı ve açıkça gösterilmesi gerekir. Ayrıca; 1086 Sayılı HUMK’nun 45. maddesi ile 6100 Sayılı HMK’nun karşılık 166. maddesi uyarınca, birleştirilen dava dosyaları birbirlerinden bağımsız ayrı bir dava olup,birleştirilen her dava hakkında usul hükümlerine göre ayrı ayrı hüküm kurulması gerekir. Ayrıca kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur.
Yukarıda belirtilen ilkeler ve Dairenin bozma ilamı gözardı edilerek, infazda tereddüt oluşturacak şekilde asıl ve birleştirilen davalar yönünden ayrı ayrı hüküm kurulmamış olması ve hüküm fıkrası ile kararın gerekçesi arasında çelişki yaratılmış olması doğru görülmediğinden, kararın açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
2-Bozma ilamının kapsam ve şekline göre, asıl davanın davacıları vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle birleşen…2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/1473 E sayılı davasının davacısı (asıl davanın davalısı) vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle asıl davanın davacıları vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden taraflara geri verilmesine 28.02.2017 tarihinde oy birliği ile karar verildi.