Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2016/1742 E. 2016/7944 K. 19.09.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/1742
KARAR NO : 2016/7944
KARAR TARİHİ : 19.09.2016

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki menfi tespit davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle davanın reddine ilişkin verilen hüküm, davacı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, davalının davacının park halindeki iki aracına çarpıp zarar verdiğini, zarara karşılık olarak davalının davacıya 6.000,00 TL. bedelli bono verdiğini, davacının araçlarındaki hasarı kendisi karşıladığından davalıdan bononun tahsili için yaptığı icra takibine davalının itiraz ettiğini, davada İcra Mahkemesi’nin takibin durdurulmasına ve davacı aleyhine 2.400,00 TL. tazminat ile masrafa hükmettiğini, İcra Mahkemesi kararının yerinde olmadığını ve davacının davalıdan alacaklı olduğunu belirterek 6.000,00 TL. alacağın kaza tarihi olan 15.05.2009 tarihinden işleyecek faiziyle davalıdan tahsilini, davalının 2.400,00 TL. kötüniyet tazminatı için başlattığı icra takibinin kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının iddia ettiği trafik kazasının doğru olduğunu; ancak araçlardaki hasarın davalı tarafından giderildiğini, davacının davalıdan alacağı bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davacının alacak davasının tefrik edildiği, davalının davacıdan olan tazminat alacağını ispat etmiş olduğu, genel mahkemelerin alacağın aslı hakkında vereceği kararın İcra Mahkemesi tarafından verilen inkar tazminatına etki etmeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, araç hasarına karşılık olarak verilen bonodan kaynaklanan alacak ve icra takibiyle bağlantılı olarak İcra Mahkemesi tarafından hükmedilen kötüniyet tazminatı nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davacı tarafın, anılan hususlardaki taleplerini içerir şekilde açtığı davada mahkemece, 25.11.2014 tarihli karar duruşmasında ara karar ile davacının alacak talebine ilişkin davanın tefrikine karar verildikten sonra, neticeten sadece menfi tespit isteminin esası hakkında karar verilmiştir.
2004 sayılı İİK’nun 169/a maddesi, kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte borca itirazın incelenmesi ve verilecek karar ile bu kararın sonuçlarını düzenlemiştir. Anılan maddenin 5. fıkrasında “İtirazın kabulü kararı ile takip durur. Alacaklının genel hükümlere göre dava açmak hakkı mahfuzdur. Alacaklı, genel mahkemede dava açarsa, inkar tazminatı ve para cezasının tahsili dava sonuna kadar tehir olunur ve bu davayı kazanırsa hakkında verilmiş olan inkar tazminatı ve para cezası kalkar” düzenlemesine yer verilmiştir. Yine aynı maddenin 6. fıkrasında “Borçlunun itirazının icra mahkemesince esasa ilişkin nedenlerle kabulü halinde kötü niyeti veya ağır kusuru bulunan alacaklı, takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere; takip muvakkaten durdurulmuş ise bu itirazın reddi halinde borçlu, diğer tarafın isteği üzerine takip konusu alacağın (Değişik ibare: 02/07/2012-6352 S.K./34.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilir. Borçlu, menfi tespit ve istirdat davası açarsa yahut alacaklı genel mahkemede dava açarsa, hükmolunan tazminatın tahsili dava sonuna kadar tehir olunur ve dava lehine sonuçlanan taraf için, daha önce hükmedilmiş olan tazminat kalkar” düzenlemesine yer verilmiştir.
Yukarıda anılan yasal düzenlemeler gereği, kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte, takip borçlusunun borca itirazının İcra Mahkemesi tarafından incelenmesi neticesinde, takip alacaklısı aleyhine hükmolunan kötüniyet tazminatının tahsili, takip alacaklısının genel mahkemelerde alacak davası açması halinde bu dava sonuna kadar duracak, alacak davasının alacaklı lehine sonuçlanması halinde de bu tazminat kalkacak ve alacaklı kötüniyet tazminatı ödemekten kurtulacaktır. Bu anlamda, takip alacaklısı aleyhine İcra Mahkemesi tarafından hükmedilen kötüniyet tazminatının akıbeti, genel mahkemelerde alacaklının açtığı alacak davasının sonucuna göre belirlenecektir.
İfade olunan bu hususlar karşısında somut olaya bakıldığında; mahkemece, alacak davası tefrik edildikten sonra kötüniyet tazminatına ilişkin olarak devam edilen menfi tespit davasında, alacak davasının sonucunun beklenmesi, İcra Mahkemesi tarafından eldeki davanın davacısı aleyhine hükmolunan kötüniyet tazminatına ilişkin menfi tespit davası için, eldeki davadan tefrik edilen alacak davasının bekletici mesele yapılması, alacak davasında verilecek karara göre temyize konu menfi tespit davası hakkında karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ve hatalı gerekçe ile yazılı olduğu biçimde menfi tespit davasının reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 19.9.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.