Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2016/17287 E. 2019/7841 K. 24.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/17287
KARAR NO : 2019/7841
KARAR TARİHİ : 24.06.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hüküm davacı ve davalı … vekillerince temyiz edilmiş davacı vekilince de duruşma talep edilmiş olmakla duruşma için tayin edilen 12.06.2019 Çarşamba günü davacı ve davalılar tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili; davalı … nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı bulunan, davalılardan …’ın maliki olduğu diğer davalı …’in sevk ve idaresindeki aracın, davacı …’ın sevk ve idaresindeki araca çarpması sonucu 23/12/2011 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacının ağır şekilde şekilde yaralandığını, ameliyat edildiğini ve malul kaldığını, madden ve manen büyük bir yıkım yaşadığını, beyanla fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 1.000,00 TL maddi, 25.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Anonim Türk Sigorta Şirketi vekili; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili; maddi tazminat talebinin davalı … tarafından ödenmesi gerektiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, kararda yazılı gerekçelerle ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacı tarafından davalılar aleyhine açılmış olan davanın kısmen kabulü – kısmen reddi ile; 24.000,00-TL maddi tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, (Davalı …’nin poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere), 10.000,00-TL manevi tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, dair verilen karar davalı … vekili ile davacı vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde,dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde,usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, davacı vekili tarafından sürekli iş göremezlik zararına ilişkin haklar saklı tutularak dava açılmış olmasına ve dava dilekçesinde geçici iş göremezlik zararına ilişkin olarak meydana gelen zararın tazmininin talep edilmiş olmasına göre, davacı vekilinin ve davalı … vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nin Belirsiz Alacak ve Tespit davası başlığı altındaki 107/1.maddesinde “Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.” hükmüne, aynı maddenin 2. fıkrasında ise “Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Yasanın Islah ve Maddi Hataların Düzeltilmesi Kapsamı ve sayısı başlığı altındaki 176. maddesinin
1.fıkrasında taraflardan her birinin yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebileceği, 2.fıkrasında aynı davada tarafların ancak bir kez ıslah yoluna başvurabileceği hüküm altına alınmıştır.
Öte yandan, yasanın 177.maddesinde de ıslahın tahkikatın sona ermesine kadar sözlü ya da yazılı olarak yapılabileceği belirtilmiştir.
Somut olayda; davacı vekili dava dilekçesinde davalıdan talep ettiği maddi tazminatın tam olarak belirlenmesinin bilirkişi raporuyla mümkün olduğunu belirterek ve davacının sonradan kalıcı sakatlığının ortaya çıkması durumunda ayrıca maddi isteme hakları saklı tutarak davasını HMK’nun 107/1 maddesine göre belirsiz alacak davası olarak açmış; davacının kalıcı iş göremezliğine ilişkin olarak talep edebileceği maddi tazminatın belirlendiği bilirkişi raporundan sonra, 22.12.2015 tarihli dilekçesi ile talebini artırmış ve bu bedelin davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Bu durumda, davacı vekilinin 22.12.2015 tarihli dilekçesi HMK’nin 107/2. fıkrası uyarınca talebin arttırılması niteliğinde olduğu açıktır.
O halde; mahkemece davacı vekilinin 22.12.2015 tarihli dilekçesi göz önünde tutularak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirilme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
3-Tazminatın belirlenmesinde hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda davacının gelirinin hem asgari ücret olması hem de aylık 2.000,00 TL olması durumlarına göre hesaplama yapılmıştır. Mahkemece davacının geliri 2.000,00 TL kabul edilerek bu gelir üzerinden hesaplanan geçici iş göremezlik zararına hükmedilmiştir. Davacının çalıştığı ve kazanın meydana geldiği tarihteki SGK hizmet dökümü kaydına göre asgari ücret üzerinden maaş aldığı görülmektedir. Yargılama sırasında dinlenen tanık beyanlarına göre davacının şoförlüğünü yaptığı araçta adi ortaklığı olduğu,aynı zamanda şoför olarak çalıştığı,aylık gelirinin ortalama 2.000 TL olabileceği, belirtilmiş ise de adi ortaklığa ilişkin olarak tanık beyanları dışında objektif üçüncü kişileri bağlayıcı nitelikte herhangi bir resmi kayıt veya ispata yarar delilin olmadığı dosya kapsamından anlaşılmış olup,davacının şoför olarak çalıştığı ve resmi kayıtlara göre asgari ücret üzerinden maaş alıyor olması göz önünde bulundurulduğunda asgari ücretin %158,70 katı gelir elde ettiği değerlendirilerek yapılan hesaplamanın hükme esas alınması hatalı olmuştur.
Bu bakımdan davacının gelirinin somut ve ispata yarar delillerle subuta ermediği dikkate alınarak,davacının gelirinin asgari ücret düzeyinde olduğu kabul edilerek yapılan hesaplamaya göre tazminatın belirlenmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin ve davalı … vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı … vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, duruşmada vekille temsil olunmayan taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalı …’a geri verilmesine 24.06.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.