YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/17066
KARAR NO : 2017/4172
KARAR TARİHİ : 18.04.2017
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar …ve… vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı, davalılardan…’den alacaklı olduğunu ve hakkında takip yaptığını, takibi sonuçsuz bırakmak için 18.10.2012 tarihinde… AŞ’de bulunan hesabındaki 120.000,00 TL sını diğer davalı oğulları…ve …’e temlik ettiğine, temlik işleminin muvazaalı olduğundan iptali ile bu paranın kendi takip dosyasına aktarılmasını talep etmiştir.
Davalı …, davalı babaları Halil’in kredi kartını işyerinde kullandıklarını, bu kartın limitini artırmak istediklerinde bankanın babalarının bankada hesabı olursa mümkün olacağını bildirdiğinden, babaları adına bankaya bu amaçla para yatırıldığını daha sonrada temlik aldıklarını, babaları ile olan tartışma nedeni ile amcaları davacıya karşılıksız senet verdiğini, davacı amcasının el arabası ile sebze satan birisi olduğunu böyle yüklü miktarda bir para vermesinin söz konusu olmadığını, davalı babaları ile olan ihtilaf nedeni ile senedin takibe konulduğunu haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı … isticvap yolu ile verdiği ifadesinde, kendisinin otojen şirketinin yönetim kurulu başkanı olduğunu, temlik konusu paranın bu şirketin kira geliri olarak adına açılan hesaba yatırıldığını, davalı çocuklarını çağırıp temlike imza attırdıklarını, karşılıksız olduğunu dava konusu takip dosyasındaki senedi ise davacının yıllar önce kendisine yaptığı fedekarlıkların karşılığı olarak verdiğini ifade etmiştir.
Mahkemece, davanın BK’nun 19.maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali olduğu, borç kaynağı senedin Konya 14.İcra Müdürlüğünün 2013/1289 sayılı dosyasından takibe konulduğunu, takipten önce senet borçlusunun diğer davalı çocuklarına 18.10.2012 tarihinde temlik ettiği, temlik alanların borçlunun çocukları olması nedeni ile borçlunun mali durumunu bilebilecek şahıslardan olduğu, muvazaa olgusunun açık olduğundan bahisle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar Mehmet ve İrfan vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava BK’nun 19.maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptaline ilişkindir.
Davacının kendisinin alacağını akim bırakan bir işleme karşı, takip yapılmamış olması, İİK. 284. maddedeki hak düşürücü sürenin geçmiş olması gibi değişik düşüncelerle BK 18.(yeni 19.) maddeye dayalı olarak bir dava açabileceği gibi aynı işlem için İİK. 277 vd maddelerine göre bir tasarrufun iptali davası açması da mümkündür. Davacının bu seçimlik haklarından BK 19. maddeye dayalı iptal yolunu seçtiği dava dilekçesinde sabittir.
Davacının bu davayı açmaktaki asıl amacı, muvazaalı olduğunu iddia ettiği işlemin iptali ile borçludan olan alacağını tahsil etme imkanını elde etmesi diğer bir ifade ile İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının temliki üzerinde haciz ve satışını isteyebilmesi hakkını elde etmesidir. Bunun içinde ister İİK’nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan davalarda olusn isterse BK’nun 19.maddesine dayalı olarak açılan davalarda davacı alacaklının borçludan alacağının gerçek olması bu davaların doğaları gereği ön koşuldur.
Davalı üçüncü kişiler, yargılamanın başından itibaren davacının alacağının gerçek olmadığını muvazaalı olduğunu, borçlu babaları ile aralarında husumet bulunduğundan, davacı amcaları ile anlaşmalı borç ilişkisi yaratarak dava konusu temlik işleminin geçersiz hale getirilmesini amaçladıklarını savunmuşlardır.
Dosya içerisinde mevcut,… 4.sulh Ceza Mahkemesinin … Esas… Karar sayılı dosyasından, dava dayanağı takipten önce borçlu…in müşteki, üçüncü kişi oğullarının müşteki-sanık olduğu, 28.01.2013 tarihinde ortak işyerinde meydana gelen olay sonucu birbirlerini darp ettikleri ve şikayetci oldukları, davacı alacaklının da müşteki sanık olduğu ve olaylar sırasında üçüncü kişilere karşı borçlu kardeşinin yanında yer aldığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan, davalı borçlu ifadesinde borç kaynağı 300.000,00 TL lık senedin, davacı kardeşinin uzun yıllar önce yaptığı fedekarlıklarına karşılık verdiğini belirtirken ,davacı alacaklı ise kendi çocuklarının ahlaksız olduğundan paralarını davalı kardeşi Halil’e verdiğini onunda karşılığında takip konusu senedi verdiği gibi çelişkili beyanlarda bulunmuştur.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak, davalılar arasındaki ceza davasına konu olaydan sonra takibe konulan 300.000,00 TL alacağa ilişkin bononun gerçekliğinin değerlendirmesi gerekirken bu husus üzerinde hiç durulmadan yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdr.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar …ve … vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılar … ve …’a geri verilmesine 18.04.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.