Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2016/16500 E. 2019/4270 K. 08.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/16500
KARAR NO : 2019/4270
KARAR TARİHİ : 08.04.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-
Davacı vekili; müvekkilinin davalılardan Vatanım Konut Yapı Kooperatifi aleyhine açılan …İcra Müd.’nün 2014/9844 sayılı takip dosyası nedeniyle alacaklı olduğunu, takipte borçlunun haczi kabil malının bulunmadığını, davalı kooperatifin ticaret sicil kayıtlarının davalılardan …’nin ve … soyadlı kişilerin yönetim kurulunda yer aldığını, davalı kooperatifin 2005 yılında olağan genel kurul toplantısında…. mahallesi 20823 ada 10 parseli satın almaya karar verildiğini, ancak dava konusu taşınmazı sırf alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla borçlu kooperatif adına değil davalı kooperatifin başkanı olan … ve … adına tescil edildiğini belirterek alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla yapılan bu işlemin iptaliyle, …. İcra Müdürlüğü’nün 2014/ 9844 sayılı takip dosyası nedeniyle cebri icra yetkisi verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili; …. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan 2015/ 778 E sayılı menfi tespit davasının derdest oluğunu, bekletici mesele yapılması gerektiğini, kooperatifin tüzel kişiliğinin devam ettiğini, taşınmazın …’nin arsa almasına katılan …’nin emeklilik ikramiyesiyle satın alındığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; Olağan genel Kurul toplantı tutanaklarında dava konusu taşınmaz tapu bilgilerine ilişkin bir satın alma kararı olmadığına göre, davalı koop.’e alınıp da diğer davalılara kaçırılan bir taşınmaz devrinden söz etmek hayatın olağan akışına aykırı görüldüğünden, İİK.m. 277’deki bir muvazaalı devir olmadığı gibi aynı Kanunun 280. maddesindeki iyiniyetli bir kişiden beklenemeyecek basiretsiz bir şekilde bir taşınmaz ya da malvarlığı devrinden söz edilemeyeceğinden davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1-Dava, İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
İİK’nun 284. maddesine göre “İptal davası açma hakkı, batıl tasarrufun vukuu tarihinden itibaren beş sene geçmekle düşer” maddesinde belirtilen beş yıllık süre hakdüşürücü süre niteliğinde olup mahkemece resen dikkate alınması gerekmektedir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere mahkeme kararının gerekçesinde ve değerlendirilmesinde yazılı gerekçelerden bir bölümü yasa hükümlerine uygun bulunmasa da İİK 284. maddesi hükmüne göre tasarrufun iptali davaları tasarruf tarihinden itibaren 5 yıl içinde açılması gerekirken, bu süre dolduktan sonra 28/04/2015 tarihinde açılan davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere işin esasına girilerek karar verilmesi doğru değil ise de; davanın reddi sonuç itibariyle doğru görüldüğünden bozma sebebi yapılmamıştır.
2-Tasarrufun iptali davasında beş yıllık hak düşürücü süre dava şartı olup, söz konusu şartın gerçekleşmemiş olması nedeni ile davanın reddi halinde, dava şartı yokluğu nedeniyle reddi gerektiğinden kendisini vekille temsil ettiren davalılar yararına AAÜT’nin 7/2 maddesi gereğince tek ve maktu vekalet ücreti takdiri gerekirken ayrı ayrı nispi vekalet ücreti takdiri doğru değil bozma nedeni ise de yapılan yanlışlığın giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden hükmün 6100 sayılı HMK’nın geçici 3/2 maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK’nun 438/7. maddesi gereğince düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 2.bendindeki “Her bir davalı için ayrı olmak üzere davalılar vekilleri yararına asıl alacak olan 260.000,00 TL asıl alacak üzerinden hesaplanacak nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine” ibaresinin çıkarılarak yerine “1.800,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine” ibaresinin yazılmak suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 08/04/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.