Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2016/16265 E. 2018/12494 K. 19.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/16265
KARAR NO : 2018/12494
KARAR TARİHİ : 19.12.2018

MAHKEMESİ : Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki sigorta Hakem heyetince yapılan yargılama sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, müvekkili … sevk ve idaresindeki çekici ile seyir halindeyken sürücü … sevk ve idaresindeki çekicinin karşı istikamette seyir halindeyken bölünmüş yolda direksiyon hakimiyetini kaybederek müvekkilinin seyir halinde olduğu karşı şeride geçerek iki aracın çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını, davalıya yapılan başvuruya rağmen herhangi bir ödeme yapılmadığını belirterek HMK’nın 107/2. maddesi uyarınca belirsiz alacak niteliğindeki başvurunun kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla geçici ve kalıcı işgöremezlik nedeniyle şimdilik 16.000,00 TL tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili, 11.2.2016 havale tarihli dilekçesi ile başta talep edilen maddi tazminat miktarını bilirkişi raporundan sonra fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 203.936 TL’ye çıkardıklarını belirtmiştir.
Davalı vekili, davacı yanın özürlü sağlık kurulu raporları arasında çelişkiler bulunduğunu, aleyhe hüküm kurulması halinde 16.12.2014 tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerektiğini belirterek neticede talebin reddini talep etmiştir.
Hakem heyetince talebin kabulüne dair karara itiraz edilmesi üzerine itiraz hakem heyetince itirazın kısmen kabul
kısmen reddine karar verilmiş; karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dava trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı taraf, trafik kazası sonucu yaralanması nedeni ile daimi maluliyete uğradığını ileri sürmüş, hükme esas alınan … ve Araştırma Hastanesinin 07.11.2014 tarihli raporundaki %49 maluliyet oranına itibar edilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
“Cismani Zarar Halinde Lazım Gelen Zarar ve Ziyan” başlığı altında düzenlenen TBK’nın 46. maddesinde, bedensel zarara uğranılması nedeni ile talep edilebilecek zarar türleri belirtilmekte olup çalışma gücü kaybı da bu zarar türleri arasında yer almaktadır. Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebinin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Sözkosu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü veya Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Maluliyete ilişkin alınacak raporlar 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 tarihinden sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
Somut olayda; hesap raporuna ve hükme esas alınan … Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 07.11.2014 tarihli raporunda maluliyet oranının tespitinde Yönetmelik hükümlerinin dikkate alınıp alınmadığı anlaşılamamaktadır. Yapılacak iş, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulundan olay tarihinde yürürlükte olan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine uygun yeni bir rapor alınarak karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
2-Davacının tır şoförü olduğu, iş nedeniyle çekiciyi kullandığı esnada davaya konu olayın meydana geldiği ve davacının cismani zarara uğradığı iddia edilmektedir. Davacının uğradığı cismani zarara neden olan olayın iş kazası
olarak kabulü suretiyle SGK Başkanlığı tarafından davacıya ödenmiş tazminat bulunup bulunmadığı, SGK tarafından yapılmış ödeme bulunması halinde, ödenen bedelin rücuya tabi olup olmadığı, rücuya tabi olması halinde rücu davasının açılıp açılmadığı davacının talep edebileceği maluliyet tazminatı miktarının doğru biçimde saptanmasında önem arzetmektedir. Hakem Heyeti tarafından belirtilen konulardan Sosyal Güvenlik Kurumundan araştırma yapılmamıştır.
İfade olunan hususlar karşısında; Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığından davaya konu kazaya ilişkin olarak iş kazası yönünden araştırma yapılıp yapılmadığı ve olayın iş kazası olarak kabul edilip edilmediği; olayın iş kazası olarak kabulü suretiyle davacıya (geçici-kalıcı) iş göremezlik ödeneği ödenmiş ise, rücuya tabi olup olmadığı; davacıya bağlanan rücuya tabi ödeme var ise ilk peşin sermaye değerinin ne olduğu ve rücu davasının açılıp açılmadığı hususları sorularak yapılan ödeme rücuya tabi ise, 5510 sayılı yasa değerlendirilerek davacı tarafın talep edebileceği iş göremezlik tazminat miktarının belirlenmesi gerekirken, eksik incelemeyle karar verilmesi isabetli olmamıştır.
SONUÇ : Yukarıda (1) ve (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile itiraz hakem heyeti kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 19/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.