Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2016/1578 E. 2019/2247 K. 28.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/1578
KARAR NO : 2019/2247
KARAR TARİHİ : 28.02.2019

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, müvekkillerinin murisinin dava dışı bankadan konut kredi sözleşmesi ile kredi kullandığını, kredinin teminatı amacı ile davalı ile muris arasında hayat sigorta poliçesinin düzenlendiğini, poliçe teminat süresi içinde murisin öldüğünü açıklayıp vefat teminatı olan 66.000,00 TL’nin temerrüt tarihinden reeskont faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacıların murisinin poliçe tanzimi sırasında beyan yükümlülüğünü ihlal ettiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; davanın kabulü ile 66.000,00 TL’nin 02.01.2012 tarihinden işleyecek yasal faiz ile tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, hayat sigorta sözleşmesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Davacıların murisi sigortalı ile davalı arasında 20/12/2005 başlangıç tarihli hayat sigorta poliçesi düzenlenmiş, muris/sigortalı 09.09.2011 tarihinde vefat etmiştir. Murisin ölümü ile poliçe teminatının tahsil amacı ile davalıya yapılan başvuru neticesinde, davalı; poliçe tanzimi sırasında beyan yükümlülüğünün ihlal edildiği gerekçesi ile sözleşmeden cayma hakkını kullandığını bildirmiştir.
Sigorta sözleşmeleri iyi niyet sözleşmeleri olup, taraflar sözleşme kurulması aşamasında birbirlerini aydınlatma yükümlülüğü altındadır.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK’nın 1439. maddesinde “(1)Sigortacı için önemli olan bir husus bildirilmemiş veya yanlış bildirilmiş olduğu takdirde, sigortacı 1440. maddede belirtilen süre içinde sözleşmeden cayabilir veya prim farkı isteyebilir. İstenilen prim farkının on gün içinde kabul edilmemesi hâlinde, sözleşmeden cayılmış kabul olunur. Önemli olan bir hususun sigorta ettirenin kusuru sonucu öğrenilememiş olması veya sigorta ettiren tarafından önemli sayılmaması durumu değiştirmez.
(2) Rizikonun gerçekleşmesinden sonra, sigorta ettirenin ihmali ile beyan yükümlülüğü ihlal edildiği takdirde, bu ihlal tazminatın veya bedelin miktarına yahut rizikonun gerçekleşmesine etki edebilecek nitelikte ise, ihmalin derecesine göre tazminattan indirim yapılır. Sigorta ettirenin kusuru kast derecesinde ise beyan yükümlülüğünün ihlali ile gerçekleşen riziko arasında bağlantı varsa, sigortacının tazminat veya bedel ödeme borcu ortadan kalkar; bağlantı yoksa, sigortacı ödenen primle ödenmesi gereken prim arasındaki oranı dikkate alarak sigorta tazminatını veya bedelini öder.” düzenlemesi yer almaktadır.
Hayat Sigortaları Genel Şartları’nın C.2 maddesinde “Sözleşmenin Yapılması Sırasındaki Beyan Yükümlülüğü: 2.1-Sigortacı, bu sözleşmeyi, gerek sigorta ettiren gerekse bilgisinin olduğu hallerde hayatı sigorta edilenlerin ve temsilci aracılığıyla sigorta yapılıyorsa temsilcinin de beyanını esas tutarak yapmıştır.
2.2-Gerek sigorta ettiren gerekse sigortalı ve temsilci, sigorta sözleşmesinin yapılması sırasında kendisince bilinen ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri bildirmekle yükümlüdür. Bu yükümlülüğün ihlali halinde, sigortacı durumu öğrendiği tarihten itibaren bir ay içinde sözleşmeden cayabilir veya sözleşmeyi yürürlükte tutarak sekiz gün içinde prim farkını talep edebilir. Ancak, sigortacının bildirilmemiş, eksik veya yanlış bildirilmiş olan hususları bilmesi veya ihbar etmemenin ya da yanlış ihbar etmenin kusura dayanmaması halinde cayma caiz değildir. Bu durumda rizikonun kabul edildiğinden daha yüksek olması nedeniyle daha fazla bir prim alınması gerekiyorsa sigortacı durumu öğrendiği tarihten itibaren sekiz gün içinde prim farkını talep edebilir.
Sigorta ettiren, talep edilen prim farkını kabul ettiğini sekiz gün içinde bildirmediği takdirde sözleşmeden cayılmış olur. Ancak, prim farkının kabul edilmemesi nedeniyle sözleşmeden cayılması sigortacının gerçeğe aykırı veya eksik beyanı öğrendiği tarihten itibaren bir aylık süre içinde söz konusudur.
Beyan yükümlülüğünün kasıtlı ihlalinde sigortacı riziko gerçekleşmiş olsa bile sözleşmeden cayabilir ve prime hak kazanır.
Kastın söz konusu olmadığı durumlarda riziko; sigortacı durumu öğrenmeden önce veya sigortacının cayabileceği veya caymanın hüküm ifade etmesi için geçecek süre içinde gerçekleşirse, sigortacı tazminatı o tazminata ilişkin olarak tahakkuk ettirilen prim ile tahakkuk ettirilmesi gereken prim arasındaki orana göre öder.
2.3-Cayma veya prim farkını talep etme hakkı süresinde kullanılmadığı takdirde düşer.
2.4-Sözleşme akdedilmesinden itibaren aralıksız veya itirazsız olarak iki yıl süreyle yürürlükte kalmışsa artık sigortacı sözleşmeden cayamaz ancak durumu öğrendiği tarihten itibaren sekiz gün içinde prim farkını talep edebilir. Ancak, sigortalı talep edilen prim farkını kabul etmezse rizikoya ilişkin olarak alınan prim ile alınması gereken prim arasındaki oran çarpılır çıkan miktar tazminat olarak ödenir.
2.5- Eksik ve yanlış beyan fazla prim alınmasına neden olmuşsa, fazla alınan miktar sigorta ettirene gün esası üzerinden iade olunur.” hükmü düzenlenmiştir.
Somut olayda, muris ile davalı arasında 20/12/2005 başlangıç tarihli hayat sigorta sözleşmesi düzenlenmiş ve 05.01.2012 bitiş tarihine kadar poliçe yenilenmiş, muris 09.09.2011 tarihinde vefat etmiştir. Davalı sigorta şirketinin davalı mirasçıların başvurusu üzerine cevabi yazısında; … Üniversitesi… UYgulama ve Araştırma Hastanesi tarafından düzenlenen 07.09.2011 tarihli epikriz raporunda sigortalının 5 yıldır anjiosarkom nedeni ile tedavi gördüğü, sigortalının sağlık beyanında sorulara hayır yanıtı verdiğini, Hayat Sigortası Genel Şartalrının C.2.2 maddesine istinaden beyan yükümlülüğünün kasıtlı ihlalinde sigortacının sözleşmeden cayabileceğini belirterek ödeme talebi reddedilmiştir.
Dosya içerisinde bulunan hayat sigortası soru formunda murisin, bugüne kadar önemli bir hastalık geçirdi mi, ameliyat veya şu anda tedavisi oldu mu, herhangi bir sakatlığı var mı sorularına hayır cevabı vermiş, imzası ile tevsik etmiştir.
Dosya kapsamında bulunan, aralarında adli tıp uzmanının da bulunduğu 20.01.2015 tarihli heyet raporunda; davacıların murisi/sigortalının 28.06.2005 tarihinde anjiosarkom nedeni ile diz üstü seviyeden amputasyon ameliyatı geçirdiği, buna göre muris/sigortalıya 28.06.2005 tarihinden önce anjiosarkom tanısı konulduğu, tespit edilen bu hastalığın kötü huylu ve ölümcül seyreden bir kanser türü olup ölümün tamamen bu hastalıktan kaynaklandığı belirtilmiştir.
Buna göre muris/sigortalının ölümüne neden olan hastalığını poliçenin düzenlendiği tarihte bildiği ve gizlediği ve davalı sigorta şirketine bildirmediği anlaşılmaktadır.
Sözleşme öncesinde mevcut olan ve murisin tedavi gördüğü hastalıkla ölüm rizikosu arasında doğrudan illiyet bağı bulunmakta olup, yukarıda anlatılan yasal düzenlemeler karşısında poliçe tanzimi sırasında beyan yükümlülüğün ihlali sebebi ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
2-Bozma ilamının neden ve şekline göre davacılar vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılar ile davalıya geri verilmesine 28/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.