YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/14981
KARAR NO : 2019/6789
KARAR TARİHİ : 27.05.2019
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, 27.11.2010 tarihinde, müvekkilinin murisinin, sevk ve idaresindeki elektrikli bisiklet ile davalının zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu aracın çarpışması sonucu, vefat ettiğini, davalıya başvuru neticesinde 21.484,00 TL ödeme yapıldığını, ibranamenin fazlaya dair haklar saklı tutularak imzalandığını belirterek belirsiz alacak olarak 1.000,00 TL bakiye destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 09.03.2016 tarihinde talebini 5.275,57 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, ödeme nedeniyle davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; davanın kabulü ile 5.275,57 TL’nin 23.10.2013 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
2918 sayılı KTK’nın 111. maddesi uyarınca, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasada belirtilen 2 yıllık süre, hak düşürücü süre olup mahkemece re’sen dikkate alınması gerekir.
Somut olay nedeniyle davalı tarafından davacıya davadan önce 23.10.2013 tarihinde ödeme yapılmış, taraflar arasında ibraname imzalanmıştır. Eldeki davanın 30.10.2013 tarihinde açılmış olmasına göre, KTK’nın 111. maddesinde öngörülen 2 yıllık hak düşürücü sürenin geçirilmediği görülmektedir.
Bu sürede yetersiz görülen ödemeler varsa dava açılabilir. Bu durumda maluliyet tazminatı öncelikle ödeme tarihindeki verilere göre hesaplanmalı, ödenmesi gereken miktarla ödenen miktar arasında KTK’nın 111. maddesinde belirtildiği şekilde fahiş bir fark olup olmadığı değerlendirilmelidir. Şayet ödenmesi gereken maluliyet tazminatı ile ödenmiş olan miktar arasında fahiş fark olduğu saptanırsa, davacı tarafından daha önce verilen ibranamenin makbuz hükmünde olduğu kabul edilerek, rapor tarihindeki verilere göre hesaplanan tazminat tutarından, davalı tarafından yapılan ödemelerin güncellenerek düşülmesi sonucunda oluşan duruma göre (davalı lehine oluşan kazanılmış haklar gözetilerek) karar verilmesi gerekmektedir.
Somut olayda, 24.08.2015 tarihli ek raporda, ödeme tarihi itibariyle yapılan hesaplamada davacının tüm zararının davalının yaptığı ödemeyle karşılandığı tespit edilmiştir. Bu durumda, ödeme tarihi itibariyle davacının zararı karşılandığından davanın reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 27/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.