Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2016/14858 E. 2019/7845 K. 25.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/14858
KARAR NO : 2019/7845
KARAR TARİHİ : 25.06.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 24.06.2019 Pazartesi günü davalı …Ş. vekili Av. … geldi. Davacı ve diğer davalı tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davalı …Ş. vekili dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, davalı borçlu … İplik San. ve Tic. A.Ş. hakıknda takip yapıldığını, takibin semeresiz kaldığını, borçlu şirketin alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı taşınmazları üzerine diğer davalı …Ş. lehine ipotek tesis ettirildiğini belirterek, bu tasarrufların iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı borçlu şirket, savunma yapmamıştır.
Davalı …Ş. vekili, dava konusu taşınmazlar üzerindeki diğer ipotekler ve hacizler dikkate alındığında davacının alacağını tahsil imkanı olmadığını, ipotek alındığı sırada borçlu şirketin mali durumunun iyi olduğunu, tasarrufun İİK’nun 279/1. maddesine göre geriye doğru 1 yıl içinde olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava ve tasarrufa konu edilen ipotek işlemlerinin 20-21/03/2014 tarihlerinde yapıldığı, borçlunun adresinde yapılan fiili haciz tarihinin ise 19/06/2015 olduğu, bu itibarla davaya konu edilen tasarrufların haciz tarihinden geriye doğru 1 yıllık süre içerisinde yapılmadığından, İİK’nın 279. madde hükmünde aranan süre şartının gerçekleşmediği gözetilerek tasarrufların iptaline yönelik hüküm tesis edilemeyeceği, ayrıca dava dosyası içerisindeki mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesinde; ipoteklerin tesis edildiği tarihlerde davalı-borçlu şirketin aktifinin pasifinden fazla olduğu, ipotek alacaklısı şirket ile davalı firma arasındaki ticari alışverişleri gösteren BA BS formlarından ipotek alacaklısı şirketin davalı-borçlu firmadan alacağı ile orantılı olarak ipotekler aldığı ve taşınmazların kaydında davalı ipotek alacaklısının alacağından başkaca haciz kaydı veya takyidat bulunmadığı tespit edildiği bu nedenle İİK’nun 280. madde koşullarının oluşmadığı, davacının üçüncü kişinin alacağının gerçek olmadığı iddiasının, davacı tarafın açması gereken sıra cetveline itiraz davasında ileri sürebileceğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
1.İİK’nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır.
İİK.nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir.
İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir. Bir başka anlatımla dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahıs tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmeleri gerekir.
Somut olayda, davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemiştir.
Dava koşulları yönünden dosya incelendiğinde, davacının alacağının İstanbul 14. İcra Müdürlüğünün 2014/16392 sayılı takip dosyasında 26.01.2013 tarihli kredi sözleşmesine dayandığı, borçlu hakkındaki takiplerin kesinleştiği, alacağın gerçek olduğu, iptali istenilen tasarrufun 20.03.2014 ve 21.03.2014 tarihi olarak borcun doğmundan sonra yapıldığı ve davanın İİK 284. maddesinde öngörülen 5 yıllık hakdüşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece tasarrufun hacizden geriye doğru 1 yıl içinde yapılmadığından davanın reddi gerektiği belirtilmiş ise de borçlu hakkındaki ilk fiile haciz 04.09.2014 tarihinde yapılmış ve haciz tutanağı İİK’nun 105.maddesi kapsamında geçici aciz belgesi niteliği taşımış olduğu ve iptali sitenilen ipotekler 20.03.2014 ve 21.03.2014 tarihinde tesis edildiğinden, mahkemenin bu gerekçesi isabetli olmamıştır.
Öte yandan, davalılar bu ipotek tesisi ile ilgili olarak önceden düzenlenmiş sözleşme ibraz etmemiş, davalı …Ş.’nin borçlu hakkında takibe geçmeden önce borçluya gönderdiği ihtarnamelerde “borçlu ile ticari ilişki nedeni ile ihtar edene olan borçların ödenmediği, bunun neticesinde muhatabın ödenmemiş olan borçları karşılamak amacı ile ipotekler aldığını, ayrıca alacağı kambiyo senedine bağlanmış olduğundan tahsilde tekerrür olmayacak şekilde takip yapacaklarının bildirilmiştir.Davalı üçüncü kişi … Anadolu Tekstil Fabrikaları A.Ş. borcun doğmundan sonraki tarihli çekleri ve ipotekler için takibe geçmiştir.Bu açıklamadan, ipoteğin İİK’nun 279/1 maddesinde belirtildiği şekilde borçlunun teminat göstermeyi önceden tahahhüt etmiş olmadığı, bunun aksinin iddia ve ispat edilmediği anlaşıldığından anılan yasa gereği yapılan ipotek işleminin iptali gerekmektedir.
Ancak taşınmazların bir kısmı davalı üçüncü kişinin alacaklı olduğu takip dosyalarından ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan takiplerde dava dışı üçüncü kişilere ve bir kısmı … Anadolu Tekstil Fabrikaları A.Ş.’nin satıldığı ve bir kısım paranın … Anadolu Tekstil Fabrikaları A.Ş.’nin dosyalarına aktarıldığı anlaşıldığından davanın bedele dönüşüp dönüşmediği tartışılmadan, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
2.Kabule göre, dava ilk aşamada İİK’nun 279. maddesindeki 1 yıllık hakdüşürücü süreden red edildiğine göre AAÜT’nin 7/2 maddesi gereğince maktu vekalet ücreti takdiri gerekirken nispi vekalet ücreti takdiri de doğru olmadığı gibi Bankacılık Kanunu Madde 143 hükmü uyarınca davacı harçtan muaf olduğu halde harçtan sorumlu tutulmasıda hatalı olmuştur.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, duruşmada vekille temsil olunmayan davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 25/06/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.