Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2016/14620 E. 2019/5789 K. 09.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/14620
KARAR NO : 2019/5789
KARAR TARİHİ : 09.05.2019

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili, davalıların sürücüsü, trafik sigortacısı olduğu araç ile davacı yayaya çarpması sonucunda yaralandığını belirterek,şimdilik 1.000 TL maddi tazminatın ve 25.000 TL manevi tazminatın sigorta şirketinin yalnızca maddi tazminattan ve poliçe limitiyle sınırlı sorumlu olmak üzere davalı şahıs açısından olay tarihinden sigorta şirketi açısından dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş,ıslah dilekçesi ile maddi tazminata ilişkin talebini 27.174,21 TL’ye yükseltmiştir.
Davalılar, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre;davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarara dayalı tazminat ile manevi tazminat istemine ilişkindir.
Anayasa’nın 141. maddesi gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gereklidir. Gerekçenin önemi Anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/1-c.
maddesi, bir mahkeme hükmünün kapsamının ne şekilde olması gerektiğini açıklamıştır. Buna göre bir mahkeme hükmünde, tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin birer birer, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde hükümde gösterilmesi gereklidir. Bu kısım, hükmün gerekçe bölümüdür. Gerekçe, hakimin (mahkemenin) tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hakim, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini kendiliğinden araştırıp bularak hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar. Bununla birlikte;Yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların gerekçesi ile sonucunun tam bir uyum içinde ve hüküm fıkralarının da açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olması gerekir.
Eldeki dosyada; davacının maluliyetine ilişkin zararını tespit etmek için mahkemece Adli Tıp Kurumundan rapor alınmış, rapora göre davacının fonksiyonel araz bırakmadan iyileşmiş olduğundan sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığını, iyileşme süresinin 6 aya kadar uzayacağı tespit edilmiştir. Davacı vekili ATK’dan alınan rapora itiraz ederek, Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden rapor aldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece davacının itirazı üzerine Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden rapor alınarak, %12 sürekli maluliyet oranı tespit edilmiştir. 10/03/2016 aktüer raporunda ise bilirkişi, alınan iki maluliyet raporuna göre seçenekli olarak hesaplama yapmış, birinci seçenekte ATK raporunda belirtildiği gibi sadece 6 aylık geçici iş göremezlik zararı hesap edilerek 4.105,57 TL olarak belirlenmiş, ikinci seçenekte ise Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden alınan maluliyet raporunda belirtilen %12 sürekli iş göremezlik zararı hesap edilerek 27.174,21 TL olarak tespit edilmiştir. Davacı vekili %12 sürekli iş göremezlik zararına göre maddi tazminat talebini 27.174,21 TL’ye yükseltmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne, 4.105,57 TL maddi tazminatın davalılarda müştereken ve müteselsilen davacıya ödenmesine kararı verilmiştir. Buna göre mahkeme hüküm kısmında ATK raporunu benimsediği anlaşılsa da, gerekçe kısmında 6 ay
süreli ve %12 oranında malul olduğunu belirterek çelişki oluşturmaktadır. Kararın gerekçe ve hüküm kısmı maluliyet oranları yönünden çelişkili olup, HUMK.’nun 388. ve devamı maddelerine aykırıdır.
2- Bozma neden ve şekline göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 09/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.