Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2016/14397 E. 2019/6324 K. 20.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/14397
KARAR NO : 2019/6324
KARAR TARİHİ : 20.05.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki, trafik kazası nedeniyle maddi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın reddine ilişkin verilen hüküm, davacı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı …, davalıların işleten/ sürücüsü ve trafik sigortacısı olduğu aracın, kendi idaresindeki araca çarpmasıyla oluşan kazada yaralandığını ve aracının da kullanılamaz hale geldiğini, davalının kazada tam kusurlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 4.000,00 TL. maddi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep etmiş; 17.09.2015 tarihli ıslah dilekçesiyle, talebini 10.300,00 TL’ye yükseltmiştir.
Davalılar vekilleri, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davaya konu kazada davalı sürücü Ramazan’ın kusursuz olduğu anlaşıldığından, davalıların zarardan sorumlu olmadıkları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan araç hasar bedeli ve tedavi giderinden oluşan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı taraf, davaya konu kazanın davalı sürücünün asli kusuruyla gerçekleştiği gerekçesiyle davalılara husumet yöneltmiştir. Mahkeme tarafından, tarafların kusur oranlarının belirlenmesi bakımından alınan 21.12.2015 havale tarihli trafik polisi bilirkişinin raporundaki görüş doğrultusunda ve cezadaki kusur tespitiyle bağlı olunmadığı gerekçesiyle, davalı sürücünün kazada kusursuz olduğu kabul edilmiştir.
Davaya konu olaya ilişkin ceza yargılamasının yürütüldüğü …Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2013/60 Esas (bozma sonrası) sayılı dosyasında alınan trafik bilirkişisinin 29.04.2010 tarihli raporunda, davacı ve davalının tali kusurlu olduğu; ATK Trafik İhtisas Dairesi’nin 02.08.2010 tarihli raporunda ise, davalının kazada kusursuz olduğu tespitleri yapılmış; ceza mahkemesi tarafından, ATK raporu doğrultusunda davalı kusursuz kabul edilerek verilen beraat kararı, Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 10.10.2013 tarih, … Esas ve 2013/23377 Karar sayılı ilamı ile her iki sürücünün de viraja geldiklerinde durduklarını beyan etmiş olmaları karşısında, eşit kusurlu olduklarının kabul edilmeyişi hatalı bulunarak bozulmuştur.
Davaya konu kaza tarihi itibariyle yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 53. maddesi gereği, hukuk hakimi, ceza mahkemesinin kusura ilişkin tespitiyle bağlı olmamakla birlikte, maddi olgu hakkındaki tespitiyle bağlıdır. Olaya ilişkin ceza yargılamasında, olay yerinin özelliği ile her iki sürücünün beyanları kapsamında, kazanın meydana gelmesinde iki sürücünün de kural ihlali bulunduğu kabul edilmiş olduğundan, ceza mahkemesi tarafından yapılan bu tespitin dikkate alınması gerektiği açıktır.
Diğer yandan; ceza mahkemesi tarafından alınan rapor (29.04.2010 tarihli) ile mahkemenin kendi aldığı 21.12.2015 havale tarihli rapor arasında açık çelişki bulunmaktadır. Davaya konu kazanın meydana geldiği çift yönlü Gerger- Kahta devlet karayolunun, davacının seyrettiği bölümünün yol çalışması amacıyla dökülen mıcır nedeniyle kapalı olduğu; kaza mahallinde yolun virajlı ve görüşün kısıtlı olduğu; hem davacı hem de davalının olay yerinde yol çalışması olduğunu ve yolun durumunu önceden bildikleri; davacıya ait araç hususi otomobil iken, davalıya ait aracın işletme tehlikesi daha yüksek olan kamyon olduğu hususları dikkate alındığında, cezadaki raporlar ile mahkemenin aldığı rapor arasındaki çelişkilerin giderilmesinde zorunluluk bulunduğu da gözetilmelidir.
Açıklanan vakıalar karşısında mahkemece; kazadaki taraf kusurlarının belirlenmesi bakımından, İTÜ veya Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti gibi kurum ve kuruluşlardan seçilecek bilirkişi heyetinden, kazanın meydana geldiği mahallin özellikleri ile taraf araçlarının işletilme tehlikeleri de gözetilmek suretiyle; ceza davasında alınan raporlar, mahkemenin aldığı rapor ve ceza dosyasının bütün olarak ele alınması, raporlar arasındaki çelişkilerin giderilmesi için, ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle, yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiş ve kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 20/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.