YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/14375
KARAR NO : 2017/6965
KARAR TARİHİ : 19.06.2017
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat (itirazın iptali) davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı şirkete kasko sigortalı Faz Otom. San. AŞ’ne ait… plakalı aracın 29/11/2012 tarihinde… sevk ve idaresinde … yolunda seyir halinde iken önünde seyir eden ve plakasını hatırlamadığı aracın yol ortasında bulunan herhangi bir trafik levhası, uyarıcı işareti bulunmayan kum yığınına çarpmamak için manevra yaptığı sırada kontrolünü kaybettiğini, aracın takla aldığını ve araçta maddi hasar meydana geldiğini, asli kusurun davalıda olduğunun belirlendiğini, araçta meydana gelen hasarın müvekkili tarafından ödendiğini, bu miktarın davalıdan rücuan tahsili amacıyla başlattıkları icra dosyasının itiraz üzerine durdurulduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; öncelikle zamanaşımı ve idari yargının görevli olduğunu belirterek görev itirazında bulunmuştur. Esasa ilişkin olarak da müvekkili tarafından dava dilekçesinde belirtilen yolda herhangi bir çalışma yapılmadığını, dökülen kumunda müvekkili ile ilgisinin bulunmadığını, zararın sürücüden kaynaklandığını, bu zararın haksız ve kötü niyetle müvekkili kurumdan talep edildiğini belirterek davanın reddi ile davacı aleyhine %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kısmen kabulü ile davalının 2.İcra Müdürlüğü’nün 2014/11082 sayılı dosyasına yaptığı itirazın asıl alacak 15.050,00 TL’na ve resen hesaplanan işlemiş faiz 2.308,21 TL’na yönelik olarak
iptaline ve takibin bu şekilde devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, alacak likit olmadığından davacının icra inkar tazminat talebinin reddine, davacı kötü niyetli olmadığından davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine, dair karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, davacı … şirketinin sigortalısının aracında meydana gelen zararı ödemiş olmasından dolayı davalı idareye karşı ödenen bedelin rücuen tahsiline ilişkindir.
Somut olayda, davacı şirkete sigortalı olan araç seyir halinde iken önünde seyreden aracın yol ortasında bulunan ancak uyarı levhası olmayan kum yığınına çarpmamak için manevra yapması neticesinde önüne kırmasından dolayı bu araca çarpmamak için aracın kontrolünü kaybederek takla atması neticesinde maddi hasarlı kaza meydana gelmiştir. Kazadan sonra 21.690 TL sigortalıya ödenmiştir.
Görev konusu, kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden (re’sen) dikkate alınması zorunludur.
…’nün de içerisinde bulunduğu kamu tüzel kişileri, kamu hizmeti görmekle yükümlü bulunmaları nedeniyle kamu hizmetleri sırasında verdikleri iddia olunan zararlardan dolayı oluşan sorumlulukları özel hukuk hükümlerine tabi değildir. Kamu tüzel kişilerinin, yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkilerin kullanılması sırasında oluşan zararlar niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup, bu zararların tazmini amacıyla anılan idarelere karşı hizmet kusurlarına dayalı olarak İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun’un 2. maddesi hükmü uyarınca idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04.11.2015 tarih ve 2015/17-731, 2015/2366 K. sayılı kararı ile de; “davalının hizmet kusuruna dayalı zararın tazmini için açılan eldeki davanın bir tam yargı davası olması nedeniyle davada idari yargı mercileri görevli olduğundan yerel mahkemece dava dilekçesinin yargı yolu bakımından reddine karar verilmesi gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.” denilmek suretiyle hizmet kusuruna dayanılarak açılan davalarda idari yargının görevli olduğu belirtilmiştir.
O halde mahkemece, hizmet kusuruna dayanılarak … aleyhine açılan bu davada HMK 114 1-b maddesi gereğince yargı yolu caiz olmadığından HMK
115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde karar verilmesi yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma sebebine ve şekline göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 19/06/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.