Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2016/14275 E. 2019/3258 K. 20.03.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/14275
KARAR NO : 2019/3258
KARAR TARİHİ : 20.03.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü.

-K A R A R-

Davacı vekili, davalı Tucay Borsöken’in vadesi geçmiş vergi borcunun bulunduğunu davalı borçlu aleyhine icra takibi yapıldığını, borçlunun adına kayıtlı malvarlıklarını başkalarına devrettiğini, … Mah., 2737 ada, 4 parselde bulunan taşınmazın da davalı …’ya muvazaalı olarak devredildiğini beyan ederek tasarrufun iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı borçlu …, dava konusu vergi borcunun zamanaşımına uğradığını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı …, söz konusu gayrımenkulün bedelini ödeyerek satın aldığını, muvazaa olmadığını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre dava konusu gayrımenkulün mislinden fazla değer farkı ile satılmış olmasına rağmen dava konusu gayrımenkulün elbirliği mülkiyet sebebi ile tüm ortaklar tarafından satılmış olması, davalı 3. kişi … tarafından da dava konusu gayrımenkulün kullanılması sebebi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanunun 24 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Bu tür davaların görülebilmesi içinde borçlu hakkında 6183 sayılı yasaya göre bir takip yapılmış ve kesinleşmiş olması gerekir ancak aciz belgesine gerek olmayıp borçlunun borcunu ödeyememe durumunun gerçekleşmiş olması yeterlidir. Öte yandan 6183 sayılı Yasa’nın 28/2 maddesine göre kendi verdiği malın akdin yapıldığı sıradaki değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği akitler bağış niteliğinde olup iptali gerekmektedir. Yine aynı Yasanın 30. maddesine göre de kamu alacaklarının bir kısmını veya tamamının tahsiline olanak bırakmamak amacı ile borçlu tarafından bir taraflı tasarruflar ile borçlunun maksadını bilen veya bilmesi gereken kimseler ile yaptığı tasarrufların tarihleri ne olursa olsun geçersiz olacağı hüküm altına alınmıştır.
Somut olaya gelince, davacı idare tarafından 2002 yılından başlayarak 2003 yılı itibariyle devlete vergi cezası vs borcu bulunan davalı … hakkında 6183 sayılı Yasaya dayalı olarak takip yapıldığı ve ödeme emirlerinin tebliğ edilerek takibin kesinleştiği, borcun ödenmediği, bilirkişi tarafından düzenlenen rapora göre dava konusu gayrımenkulün tasarruf tarihindeki gerçek değerinin 310.323,28 TL olmasına rağmen borcun doğumundan sonra mahkemenin de kabulünde olduğu üzere komşuluk ilişkisinin bulunduğu davalı …’ya 81.000,00 TL bedel ile devrinin yapıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece, tasarruf tarihindeki borçlunun vergi borcunun ne kadar olduğunun tespiti yapıldıktan sonra dava ön koşullarının oluştuğu ve 6183 sayılı Yasa’nın 28/2 ve 30. maddesi kapsamında sayılan şahıslardan olduğu anlaşılan davalı …’ya yapılan satışın tespit edilecek borç miktarı ile sınırlı olarak davanın kabulü ile tasarrufun iptaline karar verilmesi gerekirken hatalı nitelendirme ve değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Kabule göre de, 6183 sayılı Yasadan kaynaklanan davalardan hükmedilecek avukatlık ücreti maktu ücreti vekalet olduğu gözetilmeksizin davacı aleyhine nisbi ücreti vekalete hükmedilmesi de doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 20/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.