Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2016/13389 E. 2016/11373 K. 08.12.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/13389
KARAR NO : 2016/11373
KARAR TARİHİ : 08.12.2016

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar … ve … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, davalı sürücü …’ın, mülkiyeti diğer davalı …’a ait aracı ile, 12/10/2006 günü davacıların desteğ… idaresindeki aracı sollamaya geçtiğinde aracın sağ ön tamponlu kısmına yandan çarpması sonucu davacıların desteğinin elektrik direğine çarparak vefat ettiğini, aynı araçtaki müvekkillerinin ise yaralandıklarını açıklayıp, her bir davacı için 10.000,00 TL olmak üzere toplam 20.000,00 TL manevi tazminat, 1.000,00 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalılar … ve … vekili; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kabulü ile, … için 10.000,00 TL, davacı … için 10.000,00 TL olmak üzere toplam 20.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalılar … ve … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nın 297/b maddesi gereği; “Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adresleri” hükümde gösterilir. Yine, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Açıklanan düzenlemelere göre, hükmün; taraflara yönelik olarak kurulması, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
Dava konusu somut olayda; dava dilekçesinin hakkında hüküm kurulan kişiye ait olmadığı anlaşılmaktadır. 13.10.2018 tarihli dava dilekçesi ile dava; … ve …’a yöneltilmiş olup, hüküm ise davalılar haricinde … hakkında kurulmuştur. Davacılar vekili de bu kişi hakkında dava olmadığını belirterek tavzih isteminde bulunmuştur.
Mahkemece; kamu düzeni amacıyla konulmuş, emredici hükümlerden olan yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere aykırı olarak davanın yürütülüp, davada taraf olmayan kişi hakkında hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
2-Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı BK. md. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre
değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, takdir olunan manevi tazminatın … yönünden bir miktar fazla olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar … ve … vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılar … ve …’a geri verilmesine 08/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.