Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2016/13023 E. 2017/8744 K. 09.10.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/13023
KARAR NO : 2017/8744
KARAR TARİHİ : 09.10.2017

MAHKEMESİ : Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacılar vekili; davalı … şirketi tarafından zorunlu trafik sigorta poliçesi düzenlenen aracın yapmış olduğu kaza sonucu sigortalı araçta yolcu olarak bulunan davacının meslekte kazanç kaybı oluşturacak şekilde yaralandığını belirterek 5.000,00 TL tazminatın kaza tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan alınmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili; kusur oranında ve limitle sorumlu olduklarını, Adli Tıp’tan kusur ve maluliyet oranı tespiti ve aktüer hesabı yapıldıktan sonra hatır taşıması indirimi yapılmasını, SGK tarafından rücüya tabi ödeme yapılıp yapılmadığının sorulmasını, bilinen ve belirlenebilir ücret yoksa asgari ücret baz alınmasını ve dava tarihinden itibaren yasal faiz isteyebileceklerini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, sigortalı araç sürücüsünün kusursuz olması, kusursuz olan kişiden zarar gideriminin istenemeyeceğinden sigortalı araç sürücüsünün sorumluluğunu üstlenen davalı şirketten de tazminat istenilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Dava konusu olayda, araçta yolcu olarak bulunan davacı aracın lastiğinin patlaması nedeniyle meydana gelen kaza sonucu oluşan kalıcı maluliyeti nedeniyle tazminat talep etmektedir.
Mahkemece hükme esas alınan 26.11.2013 tarihli bilirkişi raporunda araçta yolcu olarak bulunan davacının kazanın oluşumunda hiçbir katkısının olmadığı, davacının babası olan sigortalı araç sürücüsünün de olayda kusurunun bulunmadığı belirtilerek kazanın tamamen teknik bir sorundan kaynaklandığı kabulü ile davanın reddine karar verilmiştir.
2918 sayılı KTK.nın 85 ve 86 maddlerinin açık hükmü uyarınca, motorlu aracın işletilmesi bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, işleten kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir 3. kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur. Trafik yasasıyla düzenlenen sorumluluk bir tehlike sorumluluğudur, teknik arıza ise beklenmeyen hal olup tehlike sorumluluğu uyarınca zarardan sorumlu tutulan araç sahibi yararına sorumluluktan kurtulma ya da tazminattan indirim nedeni olmaz. Lastik patlaması gibi araçtaki teknik arızalar araç sahibinin ya da eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusurlarından ileri gelmediği takdirde umulmayan hal sayılır. Bu durum mücbir sebep değildir ve sorumluluğu ortadan kaldırmaz. Yargıtay’ın kökleşmiş içtihatlarına göre teknik arızalar çoğu kez aracın periyodik bakımının gereği gibi yapılmamış olmasından kaynaklanır ki bu da araç sahibi ya da eylemlerinden sorumlu olduğu kişi yönünden kusur oluşturur. Mücbir sebep sayılmayan teknik arızalar toplumda yarattığı devamlı tehlike alanı ve doğuracağı ağır zararlar nedeniyle işletenin aracın bakımından dolayı göstermesi gereken özen objektif özeni aşar nitelikte olmalıdır. Bu nedenle işleten ya da eylemlerinden sorumlu tutulduğu araç sürücüsü gibi kimselerin aracı 3.kişilere zarar vermeyecek şekilde ihtimamla kontrol ve bakım altında tutmaları gerekir. Teknik arıza önlenememişse, işletmede bir eksiklik hata, bozukluk ve düzensizlik var demektir.
Somut olayda kaza tesbit tutanağında; aracın lastiğinin patlaması sonucu kazanın meydana geldiği belirtmiştir. Hükme esas alınan raporlarda araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığı dava konusu kazanın aracın lastiğinin patlamasından kaynaklandığı tesbit edilmiştir.
Olay tarihinde aracın periyodik bakım ve kontrollerinin yapıldığına dair belge sunulmamıştır. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz.
O halde, mahkemece, dava konusu aracın periyodik bakım ve tamirlerine ilişkin tüm belgelerin bulunduğu yerlerden getirtilmesinden sonra, dosyanın İTÜ ya da Karayolları Genel Müdürlüğü gibi kuruluşlardan seçilecek bilirkişi heyetine tevdii ile kaza tespit tutanağı ve kazanın oluş şekli ve tüm dosya kapsamı itibariyle, dava konusu kazanın aracın teknik bakımsızlığı veya lastik patlaması gibi teknik arızadan kaynaklanıp kaynaklanmadığı, aracın yapılması gereken periyodik servis bakımlarının zamanında ve eksiksiz olarak yapılıp yapılmadığı, buna göre, aracın işletilmesiyle ilgili olarak bakımsızlıktan (teknik arızadan) kaynaklanan öngörülebilir işletme kusurunun bulunup bulunmadığı, işletme kusuru varsa bu olgunun kazaya etkisi, dolayısıyla kusur oranlarının belirlenmesi yönünden ayrıntılı, gerekçeli, denetime açık ve çelişkileri giderir şekilde rapor sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde sürücünün kusursuz olduğu, kazanın teknik arıza nedeniyle meydana geldiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine, 09/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.