Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2016/12983 E. 2018/5681 K. 30.05.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/12983
KARAR NO : 2018/5681
KARAR TARİHİ : 30.05.2018

MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili ile davalı … ve davalı … Ltd. Şti. vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacılar vekili; davalılardan …’nın sevk ve idaresindeki araç ile 04/05/2006 tarihinde tam kusurlu olarak müvekkillerinin murisi …’ye çarparak ölümüne neden olduğunu, davalı …’nın kullanmış olduğu aracın işleteni olduğunu, bu nedenlerle davacı … için 100,00TL maddi tazminat, 30.000,00TL manevi tazminat, davacı … için 100,00TL maddi tazminat, 30.000,00TL manevi tazminat, davacı … için 100,00TL maddi tazminat, 20.000,00TL manevi tazminat, davacılar …, … ve … için ayrı ayrı 15.000,00TL olmak üzere toplam 45.000,00TL manevi tazminatın
kaza tarihi olan 04/05/2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Ltd. Şirketi vekili; davacıların murisine çarpan ve ölümüne neden olan aracın ruhsatının müvekkiline ait olduğunu ancak işletenin kendisi olmadığını, kazanın oluşunda davacıların murisinin ağır kusuru olduğunu, murisin sürücünün önüne aniden ve koşarak çıktığını, kusuru olmadığı için araç sürücüsünün dolayısı ile müvekkilinin tazminat sorumluluğu olmayacağını, müvekkilinin açılan ceza davasının tarafı olmadığını, davaya müdahale etme imkanının olmadığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili; şirketin merkezinin İstanbul’da olması nedeniyle yetki itirazında bulunduklarını, dava dilekçesindeki taleplerin netleştirilmemiş olduğunu, kısmi dava açılamayacağını,davaya ilişkin delillerin kendilerine tebliğ edilmesi gerektiğini, davanın ihbarı gerektiğini, davacının taleplerinin SGK tarafından karşılanması gerektiğini, SGK tarafından davacıya ödeme yapılıp yapılmadığının araştırılması gerektiğini, davacının maluliyet oranının tespitinin gerektiğini, ceza dosyanın celb edilmesini, davacının faiz isteminin haksız olduğunu, davadan önce müvekkil şirkete başvurulmadığını, müvekkilleri şirketin temerrüde düşürülmediğini beyan etmiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulü ile, asıl davada (bozma öncesi … Esas) davacılardan … için davalı … şirketinden talep edilmeyen ve diğer davalılardan talep edilen 100,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan … ve … Özel Eğitim Ltd.Şti.’nden kaza tarihi olan 04.05.2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte her iki davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’ye verilmesine, asıl davada (bozma öncesi … Esas) 5.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan … ve … Özel Eğitim Ltd.Şti.’nden kaza tarihi olan 04.05.2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … Esas 2012/474 Karar sayılı 18.09.2012 tarihli veraset ilamında belirtilen oranlarda davacı … mirasçıları olan davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine, asıl davada (bozma öncesi … Esas) davacılar …, …, …
, …, …’nin manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile davacı … için 5.000,00 TL, davacı … için 3.000,00 TL, … için 3.000,00 TL, … için 3.000,00 TL, … için 3.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan … ve … Özel Eğitim Ltd.Şti.’nden kaza tarihi olan 04.05.2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte her iki davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine, birleşen davada (… Esas) davacılardan … için 15.000,00 TL, … için 22.367,71 TL tazminatın davalılardan … ve … Özel Eğitim Ltd.Şti.’nden kaza tarihi olan 04.05.2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ve davalı …Ş.’den ise hükmedilen tazminatın poliçe limiti dahilinde olması nedeniyle tahsilde tekerrür olmamak koşuluyla tazminatın birleşen dava tarihi olan 11.08.2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte her üç davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine, birleşen davada (… Esas) 740,25 TL maddi tazminatın davalılardan … ve … Özel Eğitim Ltd.Şti.’nden kaza tarihi olan 04.05.2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ve davalı …Ş.’den ise hükmedilen tazminatın poliçe limiti dahilinde olması nedeniyle tahsilde tekerrür olmamak koşuluyla tazminatın birleşen dava tarihi olan 11.08.2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte her üç davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsili ile … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … Esas 2012/474 Karar sayılı 18.09.2012 tarihli veraset ilamında belirtilen oranlarda davacı … mirasçıları olan davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin maddi tazminat talebinin reddine, karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ile davalı … ve davalı … Ltd. Şti. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde ve özellikle, oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına ve manevi tazminatın takdirinde B.K.nun 47.maddesindeki özel haller dikkate alınarak hak ve nasafet kuralları çerçevesinde
hüküm kurulmuş olmasına göre, davacılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, davalı … ile davalı … Ltd. Şti. vekilinin aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava 6098 sayılı TBK’nun 53. (818 sayılı BK’nun 45/2) maddesi gereğince destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir.
Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK.’nun 45/2. maddesine (6098 sayılı TBK. md. 53/1-3) dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Ancak destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir.
Borçlar Kanunu’nun 45. maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa, ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır; sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır.
O halde, destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür.
Bununla birlikte, destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, destekten yoksun kalan kimsenin ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.04.1982 gün, 979/4-1528 E., 1982/412 K. sayılı kararı).
Ayrıca kardeşlerin birbirine karşı kural olarak bakım görevi yoktur. Ancak, bir kardeşin diğer kardeşe eylemli ve düzenli olarak yardım etmesi halinde, bu kardeş diğerinin desteği sayılır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 364/1. maddesinde “Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür.” düzenlemesine; aynı maddenin 2. fıkrasında ise “Kardeşlerin nafaka yükümlülükleri, refah içinde bulunmalarına bağlıdır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Somut olayda muris Selahattin kaza tarihinde 30 yaşında bekar olup; davacı kardeşi Emine 22 yaşındadır ve anne babası ile birlikte yaşamaktadır. Mahkemece davacı anne Havva, baba Kamil ve kardeş Emine’nin destek tazminatı taleplerinin kabulüne karar verilmiş ise de, tüm dosya kapsamından muris Selahattin’in kardeşine düzenli ve eylemli maddi anlamda bir katkısı bulunduğu, muris Selahattin yardım etmediği takdirde kardeşi Emine’nin yoksulluğa düşeceği, adı geçen davacının muris Selahattin’in desteğine ihtiyaç halinde olduğu ispatlanamadığından, davacı kardeş Emine’nin destekten yoksun kalma tazminatı isteminin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davacı kardeş Emine yönünden de davanın kabulü doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının, davalı … vekili ile davalı … Ltd. Şti. vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı … vekili ile davalı … Ltd. Şti. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, aşağıda yazılı 35,90 TL onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılar … ile … Özel Eğitim Ltd. Şti.’ye geri verilmesine 30/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.