Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2016/11491 E. 2019/3072 K. 18.03.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/11491
KARAR NO : 2019/3072
KARAR TARİHİ : 18.03.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, davalı … Yapı Malzemeleri Oto Yıkama Yağlama Akaryakıt Yakıt Nakliye ve Tic. A.Ş. aleyhine yaptıkları icra takibi sırasında borcu karşılayacak malı bulunamadığını, kendisine ait taşınmazı alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla diğer davalıya sattığını öne sürerek yapılan tasarrufun iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı … Entegre Gıda San. ve Tic. A.Ş. vekili, tasarrufun borcun doğum tarihinden önce yapıldığını, müvekkili şirketin iyiniyetli olduğunu, aciz belgesi bulunmadığını, satışın gerçek olduğunu, taşınmaz için ruhsat alınamayacağının anlaşılması üzerine 30.04.2008 tarihinde taşınmazı aldığı fiyattan sattığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Davalı borçlu şirket yetkilisi, borçlu şirketin 2008 yılı Temmuz ayında ödeme güçlüğü yaşadığı, ticari varlıklarını satarak borçlarını ödemeye çalıştığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Hükmüne uyulan Dairemizin bozma ilamında; “… borçlu davalı ile 3. kişi konumundaki davalı … Entegre Gıda San. ve Tic. A.Ş. arasında zorunlu dava arkadaşılığı bulunduğu, dolayısıyla yapılan yetki sözleşmesinin her iki davalı yönünden de geçerli olduğu ve davanın yetki sözleşmesi uyarınca İstanbul’da açılmış olması nedeniyle 3. kişi konumundaki davalı … Entegre Gıda San. ve Tic. …nin yetki itirazının reddiyle, adı geçen davalılar yönünden davanın esasına girilmesi, 4. kişi konumundaki davalı … İnş. Akaryakıt Tarım Otomotiv Mühendislik San. ve Tic. Ltd. Şti.nin ise diğer davalılar ile mecburi dava arkadaşlığının olmaması nedeniyle yetkisiz mahkemede dava açılmış olmakla yetki itirazının kabulüne ve hakkındaki davanın tefriki ile ikametgahının bulunduğu ve yetkili yer olarak bildirilen … Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesi…” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, İİK.nun 279. maddesine göre batıl olan tasarrufların, borcunu ödemeyen bir borçlu tarafından, hacizde veya mal bulunmaması sebebiyle hacizden ya da iflasın açılmasından önceki 1 sene içinde yapılan tasarruflar olduğu, taşınmazın icra takip tarihinden geriye doğru 1 seneden daha fazla bir süre önce dava dışı şirkete satışının yapıldığı, 24/04/2008 tarihinde yapılan satışın borçlu dışında 3. kişiler arasında olduğu, davacı alacaklının, borçlunun taraf olmadığı bir tasarrufun iptalini isteyemeyeceği, üstelik icra takibine konu çekin keşide tarihinin 2008 yılı Ağustos ayı olması sebebiyle borcun doğumundan önce yapılmış olan bir tasarrufun iptalinin talep edilemeyeceği, açıklanan sebeplerle muvazaa iddiasının yerinde olmadığı ve İİK.nun 279. maddesindeki şartların da oluşmadığı belirtilerek, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK 277 vd. maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması, borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması ve davanın beş yıllık hakdüşürücü süre içinde açılmış olması gerekir. Bu önkoşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278. maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK 280/1’e göre; “ Malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun, alacaklılarına zarar verme kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu malî durumun ve zarar verme kastının, işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hâllerde iptal edilebilir. Şu kadar ki, işlemin gerçekleştiği tarihten itibaren beş yıl içinde borçlu aleyhine haciz veya iflâs yoluyla takipte bulunulmuş olmalıdır.” hükmünü havidir.
Dosya kapsamından dava ön koşullarının mevcut olduğu anlaşılan somut olayda; İİK 279. maddede düzenlenen bir senelik sürenin geçtiği, iptali istenen tasarrufun borçlu dışında 3. kişiler arasında yapıldığı ve borcun doğum tarihinin tasarruf tarihinden sonra olduğu belirtilerek, davanın reddine karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır.
Öncelikle, mahkemece, iptali istenilen tasarruf olarak belirlenen 24.04.2008 tarihli tasarruf, davalı … Entegre Gıda San ve Tic. AŞ ile dava dışı … İnş….Ltd.Şti arasında yapılmış olup, Dairemizin 12.06.2014 tarih ve 2014/8262 E-2014/9714 K sayılı bozma ilamına uyulması sonucu dava dosyasından tefrik edilerek, başka bir dosya esasına kaydedilmiştir.
Netice olarak; eldeki davada iptali istenen tasarruf, 28.07.2007 tarihli, davalı borçlu … Yapı Malz….AŞ ile diğer davalı ……AŞ arasında yapılmış olan tasarruftur.
Mahkemece, bu tasarrufun, borcun doğum tarihinden önce yapıldığı belirtilmiş ise de; davacı alacaklı şirket ile davalı borçlu şirket arasında ticari ilişkinin başlangıcına yönelik davacı şirket tarafından dosyaya ibraz edilen 01.06.2007 tarihli satım sözleşmesi aslı getirtilmek ve icra takibine konu çekler yönünden davacı şirketin ticari defterleri de incelenmek suretiyle, borcun doğum tarihinin belirlenmesi ve sonrasında İİK 278 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığının araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle red kararı verilmesi, doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 18.03.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.