Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2016/10811 E. 2019/4876 K. 16.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/10811
KARAR NO : 2019/4876
KARAR TARİHİ : 16.04.2019

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki rücuan tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-

Davacı vekili, davalı …’ın, kendisine ait …. plakalı araç ile 22.06.2007 tarihinde seyir halinde iken kendi kusuru ile … isimli çocuğa çarparak ölümüne sebebiyet verdiğini, zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi mevcut olmadığından, Karayolları Trafik Kanunu’nun 108. maddesi gereği … Yönetmeliği’nin 8. maddesi gereğince müvekkil kurumları tarafından …’ın mirasçıları olan baba ve annesine 22.02.2010 tarihinde 4.218,00 TL destekten yoksun tazminatının ödendiğini, ilgili yasa gereği kazaya sebebiyet veren davalı hakkında icra takibi başlattıklarını ve yapılan ödeme emri tebligatına davalının itirazı sonucu takibin durduğunu beyanla, takibe yapılan itirazın iptaline, … İcra Müdürlüğü’nün 2010/1833 sayılı takip dosyasının takibinin devamına ve alacak likit olduğundan % 40’tan aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre, davanın reddine, davacı aleyhine tazminata hükmolunmasına yer olmadığına karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1-Dava, trafik kazası sonucu oluşan ölüm olayı nedeniyle ölenin hak sahiplerine destekten yoksun kalma tazminatı ödeyen davacının ödediği bedelin, davalıdan rücuen tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece hükme esas alınan aktüer raporu hükme esas almaya ve denetime elverişli değildir. Hayatın olağan akışına göre trafik kazası sonucu ölen küçük çocuk ölmeseydi 18 yaşına gelmesi ile birlikte gelir elde edeceği ve ana ve babaya bakacağı muhtemeldir. Desteğin ileride evleneceği ve en az iki çocuk sahibi olacağı kabul edilerek, desteğin evleninceye kadar gelirinin yarısını kendi ihtiyaçları yarısını da anne ve babası için ayıracağı varsayılarak bu dönemde desteğe iki anne ve babaya birer pay vermek suretiyle desteğin tüm gelirine oranlandığında evlenmeden önceki dönem içinde anne ve babaya %25 pay verilmesi gerektiği, desteğin ileride evlenmesi ile birlikte desteğe iki, eşe iki anne ve babaya birer pay vererek yine desteğin tüm gelirinin oranlanarak anne ve babaya %16 şar pay ayrılması, desteğin bir çocuğunun olması durumunda iki pay desteğe iki pay eşe bir pay çocuğa ve birer pay anne ve babaya ayrılmak suretiyle desteğin tüm gelirine oranlandığında anne ve baba için %14 er pay verilmesi daha sonra ikinci çocuğun doğacağı varsayılarak bu kez desteğe iki, eşe iki, çocukların her birine birer ve anne ve babaya birer pay verilerek desteğin tüm gelirine oranlanarak anne ve babaya 12,5 er pay verilmesi gerektiği, daha sonra anne ve babadan yaşam tablosuna göre hangisi destekten çıkacaksa kalan kişiye diğerinin payının ilave edilerek destek tazminatlarının varsayımsal hesabının yapılması gerekirken, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, desteğin anne babasına evli çocuksuz dönemde %12.5’er, bir çocuklu dönemde %7.5’er pay ayrılması, pay dağılımında desteğin iki çocuklu dönemi göz önüne alınarak, ikinci çocuğun doğmasıyla bu kez desteğe iki, eşe iki, çocukların her birine birer ve anne ve babaya birer pay verilerek desteğin tüm gelirine oranlanarak anne ve babaya 12,5 er pay verilmemesi, daha sonra anne ve babadan yaşam tablosuna göre hangisi destekten çıkacaksa kalan kişiye diğerinin payının ilave edilerek destek tazminatlarının varsayımsal hesabının yapılmaması hatalı olup, hatalı aktüer raporuna dayanılarak hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
2-Diğer yandan, Türk Medeni Kanunu’nun 185. madde hükmü gereğince, anne-baba birlikte çocukların bakımından sorumludur, aynı yasanın 327.maddesinde ise “Çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler ana ve baba tarafından karşılanır” denilmektedir.

Her baba ve annenin çocuğunu belli bir yaşa kadar büyütmek, yetiştirmek ödevi olup çocuğun ölümü nedeni ile artık yapılması gerekmeyecek yetiştirme giderlerinin belirlenecek destekten yoksun kalma tazminatından düşülmesi (anne ve babadan birinin ya da her ikisinin çalışıp çalışmadığına ilişkin ayrıksı durumlar da göz önüne alınarak) gerekmektedir.
Eldeki davada, hükme esas alınan bilirkişi raporunda anne ya da babadan birinin çalışıp çalışmadığı araştırılmaksızın, her ikisi yönünden %5’er oranında yetiştirme gideri indiriminin yapılmış olması ayrıca, hesaplanan tazminatlardan önce kusur indirimi yapıldıktan sonra bulunan miktardan yetiştirme gideri indirimi yapılmak suretiyle hesaplama yapılmış olması da doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
Bu nedenlerle Mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda, başka bir bilirkişiden aktüer hesaplama yöntemine uygun rapor alınarak, denetime elverişli ve davacının itirazlarını karşılayacak şekilde tazminatların belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hatalı aktüer raporuna göre hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
3-Bozma sebebine göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine ise şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile verilen hükmün, temyiz edenin sıfatına göre kazanılmış hakları saklı kalmak kaydıyla BOZULMASINA, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 16/04/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.