Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2016/10785 E. 2019/4750 K. 15.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/10785
KARAR NO : 2019/4750
KARAR TARİHİ : 15.04.2019

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; davalı nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı, müvekkilinin murisi olan eşinin yönetimindeki kamyonetle, dava dışı iki şahsın yönetimindeki araçlarla karıştığı trafik kazası neticesinde 16/10/2008 tarihinde meydana gelen trafik kazasında eşinin vefat ettiğini, kazanın meydana gelmesinde mütevefa eşin kusurlu olduğunu, müvekkilinin eşinin desteğinden yoksun kaldığını beyanla, fazlaya dair haklarını saklı tutarak 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili; davanın zamanaşımına uğradığını, kazada vefat eden eşin 3. kişi konumunda olmadığını beyanla, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, kararda yazılı gerekçelerle ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın zamanaşımı nedeni ile reddine dair verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazası sonucu oluşan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
818 sayılı BK.nun 41. maddesinde haksız fiil tanımlanmış, 60. maddesinde de haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararın tazmini istemi ile açacağı davaların, zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl ve herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi bulunduğu belirtilmiştir.
Buna karşılık, 2918 sayılı KTK.nun 109/1. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde,

kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar.” hükmüne, yine aynı kanunun 109/2 maddesinde ise, “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” hükmüne yer verilmiştir.
2918 sayılı Kanunun anılan madde hükmünde, gözden kaçırılmaması gereken husus, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece eylemin Ceza Kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; bunun dışında, fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı, hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Dahası, söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlular (örneğin işleten) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür. (HGK’nın 10.10.2001 gün 2001/19-652-705, HGK’nın 16.04.2008 gün, 2008/4-326-325, HGK’nın 05.06.2015 gün 2014/17-2198 E. 2015/1495 K. sayılı ve HGK’nın 16.09.2015 gün, 2014/17-116 E, 2015/1771 K. sayılı kararları ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir.
Somut olayda; davaya konu trafik kazası 16.10.2008 tarihinde gerçekleşmiştir. Davacının desteğinin öldüğü olayda ceza zamanaşımı süresi 5237 Sayılı TCK’nın 85 ve 66/1-d maddelerine göre 15 yıldır. Davaya 2918 Sayılı Yasanın 109/1 maddesinde yer alan 2 yıllık zamananaşımı süresinin değil ikinci fıkrasında yer alan ceza zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği ve davanın ceza zamanaşımı süresi içerisinde açılmış olduğu kabul edilerek dosyanın esasına girilerek karar verilmesi gerekirken zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 15/04/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.