Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2016/10675 E. 2019/8237 K. 18.09.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/10675
KARAR NO : 2019/8237
KARAR TARİHİ : 18.09.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki trafik kazası nedeniyle maddi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hüküm, davacı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, davalıların işleteni ve sürücüsü olduğu aracın, davacının işlettiği ve günlük tur işlerinde kullandığı araca çarpmasıyla oluşan kazada aracın hasar gördüğünü, kaza nedeniyle o günkü turun iptal edilmesi sonucu 2.000,00 TL’lik kazanç kaybına uğradıklarını, aracın tamiri süresince başka araç kiralamak zorunda kaldıklarından 6.000,00 TL. mahrumiyet zararı doğduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 20.525,00 TL. maddi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiş; 18.09.2013 tarihli ıslah dilekçesiyle, taleplerini 22.650,00 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı … vekili ve davalı …, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın kısmen kabulü ile 150,36 TL. tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline, fazla isteğin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; davaya konu kazada hasar gören araç yerine başka araç kiralandığının ve ek ödeme yapıldığının ispat
edilemediği dikkate alındığında, araç mahrumiyet bedeli talebin reddinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; davacı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli değildir. Davacı, kira sözleşemesiyle davacının tasarrufunda bulunan araçta, davaya konu kaza nedeniyle oluşan hasar bedelinin tahsilini istemiş; mahkemece, davacının araç maliki olmadığı ve kullanımındaki aracın maliki olan dava dışı 3. kişiye davalıların trafik sigortacısı tarafından 7.600,00 TL. hasar bedeli ödendiği, davacının araç malikine hasar bedeli ödediğini ispat edemediği gerekçesiyle, bu istemin reddine karar vermiştir.
Tazminat davasında davacı olma ehliyeti, kural olarak mal varlığında doğrudan doğruya zarar oluşan kişiye aittir. Ancak, bir şeyi sözleşmeyle (kira, ariyet vs) elinde bulunduran kişiler ve zilyet, onu aldığı gibi malikine aynen iade etmek zorundadır. Zilyedin idaresindeki aracı, aldığı gibi hasarsız biçimde araç malikine teslim etme zorunluluğu bulunduğu dikkate alındığında, araçta oluşan ve tazmin edilmeyen orandaki hasar bedelini talep hakkının bulunduğu açıktır.
Somut olayda; … plakalı aracın kaza sırasındaki sürücüsünün davacının çalışanı olduğu ve davacının olay sırasında aracın zilyedi durumunda bulunduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Makine mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen 19.10.2012 tarihli raporda, davacının tasarrufundaki aracın kaza sonucu pert olduğu ve bu nedenle oluşan zarar bedelinin 13.500,00 TL. olduğu saptanmış olup, belirlenen bu bedelden, davalı tarafın sigortacısının daha önce araç malikine ödediği 7.600,00 TL. düşüldüğünde, bakiye (tazmin edilmeyen) araç hasar bedelinin 5.900,00 TL. olduğu görülmektedir.
Bu durumda mahkemece; kira sözleşmesiyle aracın zilyedi olan davacının aldığı şekliyle teslimle yükümlü olduğu araçta oluşan ve zarardan sorumlu olan davalı tarafından giderilmeyen bakiye hasar bedelini talep hakkı bulunduğu gözetilmeden hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
3-Davacı, ayrıca davaya konu kaza nedeniyle, kazaya karışan aracın da dahil olduğu 11 araçlık turistik turu iptal etmek ve tura katılan müşterilerin ödediği bedelleri iade etmek zorunda kaldıklarını iddia ederek kazanç kaybı talebinde bulunmuştur. Mahkemece, davaya konu kazaya karışan araç dışında başka kaç aracın tura katıldığını ispat edemeyen davacı yararına, sadece kaza yapan araçtaki yolculardan alınan bedel esas alınarak belirlenen 150,36 TL. kazanç kaybı hüküm altına alınmıştır.
Davacı tanıkları tarafından, kaza günü 11 araçlı tur düzenlendiği, kazada yaralanan kişilerin olması ve kazanın etkisiyle diğer araçlardaki müşterilerin de turun iptalini istemeleri nedeniyle, 11 araçlık turun tamamının iptal edildiği beyan edilmiştir. Her ne kadar, sadece tanık anlatımlarına dayalı olarak iddia edilen kazanç kaybının varlığı kabul edilemeyecekse de, tacir olan ve ticari faaliyet olarak turistik geziler düzenleyip kazanç elde eden davacının, bu faaliyetlerinin süreklilik arz ettiği ve davaya konu kazadan önce de aynı işi yapıp gelir elde ettiği dikkate alınarak bu yönde gerekli araştırmanın yapılması gerektiği gözetilmelidir.
Açıklanan vakıalar karşısında mahkemece; konusunda uzman mali müşavir bilirkişiden, tacir olan davacının ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılması ile kazanın meydana geldiği Ağustos ayından önceki ayda (turizm sezonu olan Temmuz ayı olduğundan menfaat dengesine uygun düşeceğinden) davacının günlük ortalama kazancının ne kadar olduğu (tüm maliyetler düşüldükten sonra) konusunda rapor alınıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle, yazılı biçimde hüküm tesisi doğru olmamıştır.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 18/09/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.