Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2016/10560 E. 2019/4062 K. 03.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/10560
KARAR NO : 2019/4062
KARAR TARİHİ : 03.04.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan yargılaması sonucunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar … ve … vekili, … plakalı araç ile … plakalı motosikletin çarpışması neticesinde davacıların oğlu motosiklet sürücüsü…’nin ağır yaralandığını ve akabinde hayatını kaybettiğini, davacıların destekten yoksun kaldıklarını, mülkiyeti davacılardan …’ye ait olan …plakalı aracın poliçesinin yenilenmemesi nedeniyle kaza tarihinde aracın ZMMS poliçesi kapsamı dışında kaldığını, davalıya yapılan başvurunun 03.03.2014 tarihinde reddedildiğini belirterek 6100 sayılı Yasanın 107. maddesi uyarınca maddi tazminat hesabının yaptırılarak şimdilik 2.500,00 TL maddi tazminatın başvuru tarihinden itibaren işletilecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, 2014/217 Esas sayılı dosyasında, davacı baba yönünden husumet nedeniyle davanın reddine, davacı anne yönünden davanın tefriki ile ayrı bir esasa kaydedilmesine dair karar verilmiştir.
Davacı … vekili, 11.12.2015 tarihli dilekçesi ile bilirkişi raporu doğrultusunda maddi tazminat talebini 40.225,00 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, dava sonucunda davalı kurum aleyhinde hüküm kurulacak olur ise davalının ödediği tazminatı mevzuat gereği yine kazaya sebep olan desteğin mirasçılarına ve sigortası olmayan aracın malikine rücu edileceğinden davacıların aynı zamanda borçlu konumuna geleceklerini, davalı kurumun sigortası tespit edilemeyen aracın kusur oranı ve kaza tarihindeki poliçe teminat limitleri ile sınırlı sorumlululuğu olduğunu, müteveffanın kask ve koruyucu elbise
giymeksizin motosiklete binmesi nedeniyle müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, ancak talebin reddi tarihinden itibaren yasal faiz işletilebileceğini belirterek neticede davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kabulü ile 40.225,00 TL’nin temerrüt tarihi olan 03/03/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesine, dair karar verilmiş, hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı talebine ilişkindir.
5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14/2-b maddesinde rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dahilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için zorunlu sigortalara ilişkin olarak koşulların oluşması halinde ortaya çıkan zararların, bu sigortalarla saptanan geçerli teminat miktarlarına kadar karşılanması amacıyla Güvence Hesabı oluşturulacağı hükmüne yer verilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1483/I. maddesinde ise sigortacıların diğer kanunlardaki hükümler saklı kalmak üzere faaliyet gösterdikleri dalların kapsamında bulunan zorunlu sigortaları yapmaktan kaçınamayacakları belirtilmiş, aynı Yasanın 4/I-a maddesinde de, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı açıkça düzenlenmiştir. Yasa’nın lafzı ve amacı nazara alındığında zorunlu mali mesuliyet sigortalarından doğan uyuşmazlıklarda Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu anlaşılmaktadır.
Yukarıdaki açıklamalara göre trafik kazası neticesinde bedensel zarar gören veya yakını vefat eden ilgililerin, diğer şartların da bulunması halinde teminat miktarı ile sınırlı olarak zararlarının karşılanmasını Güvence Hesabından isteyebileceği, 5684 sayılı Yasa’nın 14/2-b maddesi uyarınca da yasadaki emredici düzenleme doğrultusunda, Güvence Hesabının Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortasının yerine geçtiği, diğer bir deyişle ZMMS’nin sorumluluğunu üstlendiği anlaşılmaktadır.

Görev konusu kamu düzeni ile ilgili olup taraflarca ileri sürülmese dahi mahkeme tarafından yargılamanın her aşamasında resen ele alınması gereken bir husustur.
Somut olayda, davacı …, çift taraflı kazada motosiklet sürücüsü olan oğlu …’nin vefat ettiğini, desteğin kullandığı…plakalı motosikletin kaza tarihini kapsayan Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortasını düzenleyen sigorta poliçesinin bulunmadığını belirterek destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmektedir. Güvence Hesabının sorumluluğunun Sigortacılık Yasası ve TTK.nun 1483/I. maddesinden kaynaklanmasına ve aynı Yasanın 4. maddesine göre TTK.dan kaynaklanan uyuşmazlıkların ticari dava sayılacağının açıkça belirtilmesine göre, bu halde yerel mahkemece, mahkemenin görevsizliği, Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olması nedeniyle 6100 sayılı HMK’nın 114. maddesi delaletiyle HMK’nın 115/2.maddesi gereğince dava şartı noksanlığından davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasının incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi doğru bulunmamıştır.
2-Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle hükmün resen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 03/04/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.