Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2016/1051 E. 2018/11129 K. 22.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/1051
KARAR NO : 2018/11129
KARAR TARİHİ : 22.11.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili,davalıların işleteni, sürücüsü ve trafik sigortalısı olduğu aracın davacıya çarpması sonucunda malul kaldığını belirterek, şimdilik 500,00 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken müteselsilen tahsiline, mahrum kılınan kazançlar karşılığı ileride ortaya çıkacak kazanç kayıplarına ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.300,00 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 80.000,00 TL manevi tazminatın davalı şirket ile davalı sürücüden müştereken ve müteselsilen tahsiline, talep edilen alacaklara davalı … şirketi yönünden dava tarihinden itibaren diğer davalılar yönünden 11/11/2011 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, davaya konu kazanın oluşumunda bir kusurunun bulunmadığını, müvekkilinin davacıyı 21/11/2011 tarihinde iyiniyetle aracına aldığını ve gideceği yere bıraktığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı İnci Lojistik vekili, ceza yargılamasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, söz konusu olayda davacı ile davalı …’nın müterafik kusurlu olduğunu, dava konusu olayda hatır taşımacılığının söz konusu olduğunu, bu hususun davacı ile davalılardan araç sürücüsü …’nın ifadeleriyle sabit olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, Söz konusu kaza ile ilgili davadan önce müvekkili şirkete herhangi bir hasar dosyası açılmadığını, müvekkili şirkete dava dilekçesi ekinde de zarara ilişkin hiçbir belge gönderilmediğini,şirketin sorumluluğu, sigortalının kusuru oranında olmak üzere, bedeni zararlarda kişi başına sakatlığın azami 200.000,00 TL ile sınırlı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre;davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarara dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı … İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, davacıya takdir olunan manevi tazminatın bir miktar az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
3-Davacı, davalı …’nın kullandığı araçta yolcu iken araçtan indiği sırada çekicinin hareketi üzerine, çekiciye takılı bulunan davalı işleten adına kayıtlı yarı römorkun tekerlekleri ile yol bariyerleri arasında davacının sıkışması sonucunda yaralanmış, bu nedenle geçici ve sürekli iş görememezlik tazminatı talep etmiştir.
04/05/2015 tarihli bilirkişi raporunda geçici ve sürekli iş görememezlik zararını seçenekli olarak; asgari ücret üzerinden ve davacının iddia ettiği 1.300,00 TL gelir üzerinden ayrı ayrı hesaplama yapılmıştır. Mahkemece hükme asgari ücret üzerinden hesap edilen zarar esas alınmıştır.
Somut olayda, davacı emekli olup davalı … tarafından Aralık 2011 tarihinde 1.300,00 TL maaş ile tekrar çalışmaya başlayacağını iddia etmiştir. Mahkeme tarafından davalı … müzekkere yazılarak tekrar işe başlaması ve maaş konusu sorulmuş, davalı … cevabında, 1.300,00 TL maaş konusunda anlaşmaya verdıklarını ancak geçirdiği trafik kazası nedeni ile mümkün olmadığını ifade ettiği görülmüştür. Buna göre Aralık ayında başlayacağı kabul edilip 18 aylık geçici iş görememezlik zararı kaza tarihinden itibaren Aralık ayına kadar asgari ücret üzerinden, Aralık ayından başlayarak geri kalan geçici iş görememezlik zararı ile sürekli iş görememezlik zararını 1.300,00 TL gelirden hesaplama yapılması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olmuştur.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) ve(3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 22/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.