Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2016/10075 E. 2017/4087 K. 17.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/10075
KARAR NO : 2017/4087
KARAR TARİHİ : 17.04.2017

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalıların sürücü ve zorunlu mali mesuliyet sigortacısı bulundukları aracın, müvekkili İdareye ait olan araca çarptığını, davalı sürücünün tam kusurlu olduğunu, davalı … tarafından % 50 oranında kusur tespiti ile kısmi ödemede bulunulduğunu, … 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin… E sayılı dosyasında tespit yaptırıldığını belirterek, 9.00 TL posta masrafı ile 7.402,85 TL bakiye hasar bedelinin kaza tarihinden itibaren, 858,05 TL tespit masrafının tespit tarihinden itibaren, 826,00 TL kurtarıcı masrafının ise 20.09.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, davacı İdareye, dava konusu kaza nedeniyle expertiz raporu ile belirlenen 7.390,00 TL ödeme yapıldığını, kusur, hasar bedeli ve faiz başlangıç tarihine itiraz ettiklerini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Davalı …, kusuru kabul etmediğini, talep edilen miktarların fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalı sürücünün % 100 oranında kusurlu olduğu belirtilerek, davanın kısmen kabulü ile 8.237,85 TL’nin davalı … ile davalı … (Poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere)’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bu miktarın 7.402,85 TL’sine kaza tarihi olan 14/09/2012, 826,00 TL’sine sarf tarihi olan 20/09/2012, 9,00 TL’sine 11/07/2014’ten itibaren yasal faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazası sonucu davacı İdare aracında meydana gelen bakiye hasar bedeli, tespit ve diğer masraflardan oluşan maddi tazminatın tahsili istemine ilişkindir.
1086 Sayılı HUMK’nun 388 ve 389. maddeleri ile 6100 Sayılı HMK’nun karşılık 297/1-2 maddeleri uyarınca, mahkeme kararında; hüküm sonucunun, taraflara yükletilen hak ve sorumlulukların şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde ayrı ayrı ve açıkça gösterilmesi gerekir. Yine, HUMK.nun 388/3. maddesi gereğince (HMK. 297/c) hükmün gerekçesinde tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin gösterilmesi gerekir.
Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiği T.C. Anayasasının 141/3. maddesinde de açıkça belirtilmiştir.
Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur.
Zira, tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri, davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini bilmeleri gerekir.
…’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunması gerektiği açıktır.
Somut olayda, davalı sürücünün trafik kazasının meydana gelmesinde % 100 oranında kusurlu olduğu ve gerçek zararın bilirkişi raporu ile belirlendiği, sözkonusu usul ve yasaya uygun raporun hükme esas alındığının gerekçede belirtildiği, kısmen kabul kararı verilen hüküm fıkrasında, davacının bakiye hasar bedeli, çekici gideri ve posta pulu giderine ilişkin taleplerinin kabul edilerek hüküm kurulduğu, kısmen kabul gerekçesinin ve resen gözönüne alınacak yargılama giderleri içerisinde tespit masrafının yer alıp almadığının anlaşılamadığı, tespit masrafının kabul edilip edilmediği hususuna gerekçede de yer verilmediği görülmekle, talep edilen tespit giderlerinin yargılama giderine dahil edilmek suretiyle davanın kabulüne ve buna göre yargılama giderleri ile ücreti vekalete karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kısmen kabul kararı verilmiş olması doğru görülmemiş, kararın bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 17.04.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.