Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2016/10013 E. 2016/8346 K. 29.09.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/10013
KARAR NO : 2016/8346
KARAR TARİHİ : 29.09.2016

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın usulden reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, fazlaya ilişkin hakları saklı olmak kaydıyla kaza nedeniyle iş ve güçten kaldığı 12 aylık süre için 9.000,00 TL ve maluliyeti için 1.000,00 TL olmak üzere toplam 10.000,00 TL maddi tazminatın işleyecek faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … AŞ vekili, davanın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, kaza yerinin Yalova olduğu, kazanın meydana geldiği yerin HMK 7/1 maddesi gereğince ortak yetkili mahkeme olduğu, aynı zamanda yetkinin kesin yetki olup kamu düzenini ilgilendirdiğinden resen nazara alınacağı, somut olayda ortak ve kesin yetkili mahkemenin kazanın meydana geldiği yer mahkemesi olan Yalova Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu gerekçesiyle, HMK 114/1 ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine, yetkili mahkemenin Yalova Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK.’nin genel yetkiyi düzenleyen 6. maddesininin 1. fıkrasına göre; “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. “7. maddesinde de,” davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılır. Birden fazla davalının bulunduğu hâllerde, davanın, davalılardan birini sırf kendi yerleşim yeri mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığı, deliller veya belirtilerle anlaşılırsa, mahkeme, ilgili davalının itirazı üzerine, onun hakkındaki davayı ayırarak yetkisizlik kararı verir.” denilmektedir. Yine aynı Yasa’nın 16. maddesinde ise, “Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.” hükmü yer almaktadır.
Diğer taraftan 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 110. Maddesinde ise “Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentanın bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi, kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir.” ifadesine yer verilmiştir.
HMK 16. madde hükmü, HUMK.’daki düzenlemeye oranla daha genişletilmiş ve ayrıntılandırılmıştır. Ancak, HMK.’nda kesin yetki halleri açıkça sayılmış olup, haksız fiile ilişkin davalardaki yetki, kesin yetki olmayıp, bir seçimlik yetkidir. ” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu,27.05.2015 tarih,ESAS NO: 2013/11-2359,KARAR NO: 2015/1443)
Bir davada, birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa, davacı bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açarsa, o zaman seçme hakkı davalılara geçer.
Somut olayda, dava trafik kazasından kaynaklanmakta olup, trafik kazası netice itibari ile bir haksız fiildir. Davaya konu trafik kazası Yalova’da meydana gelmiştir.Davalı … şirketinin yerleşim yeri İstanbul, davalı …’ın yerleşim yeri Yalova, davacının yerleşim yeri ise İstanbul’dur.
Davacı taraf HMK 16.maddesi gereğince seçimlik hakkını kullanarak kendi ikametgahı(zarar gören olarak) mahkemesinde dava açmıştır. Kaldı ki davalılar yetki itirazında da bulunmamış olup, mahkemece resen nazara alınması gereken kesin yetki hali de söz konusu değildir. Bu durumda mahkemece, işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu gibi yetkisizlik kararı verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 29.9.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.