Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2015/9926 E. 2015/9931 K. 30.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/9926
KARAR NO : 2015/9931
KARAR TARİHİ : 30.09.2015

MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 12/02/2015
NUMARASI : 2014/1578-2015/125

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, 02.07.2007 tarihinde davalı sigorta şirketine sigortalı olan …. plakalı aracın kusurlu olarak yaya müvekkiline çarparak malul olacak şekilde yaralanmasına sebep olduğunu belirterek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 1.000,00-TL tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsili istemiştir.
Davalı vekili, davaya konu trafik kazasının 02.07.2007 tarihinde meydana geldiğini, trafik sigorta poliçesinden doğan taleplerin iki yıllık zamanaşımına tabi olduğunu beyanla davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; davanın zamanaşımı süresi dolduğundan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan bedensel zararın tazmini istemine ilişkindir.
Somut olayda, 02.07.2007 tarihinde meydana gelen trafik kazasında, davacı BTM müdahale ile iyileşemeyecek şekilde yaralanmıştır.
6098 sayılı TBK. nin 49. (mülga 818 sayılı Borçlar Kanununun 41.) maddesinde haksız fiil tanımlanmış, BK’Lnin 60.maddesinde de haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararının tazmini istemiyle açacağı davaların
zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl ve herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine (TBK.nin 72. Maddesinde ise 2 ve 10 yıllık zamanaşımı süresine) tabi bulunduğu belirtilmiştir.
Buna karşılık 2918 sayılı KTK. nin 109/1 maddesinde; motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak 10 yıl zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Aynı Kanunun 109/2.maddesinde ise “dava cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir. Maddenin özellikle 2. fıkrasında “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğarsa” ifadesi ile kanun koyucu taraf ayrımı yapmaksızın (davacı, davalı veya dava dışı 3.kişi) yapmış olduğu fiil cezayı gerektiriyor ise uzamış ceza zamanaşımı uygulanacağını belirtmiştir. Görüldüğü gibi, BK. nin 60 ve 2918 sayılı KTK. nin 109/2. maddesindeki düzenlemeler, zamanaşımı süresinin başlangıcı yönünden birbirine paraleldir. Aralarındaki tek fark, zamanaşımı süresinin trafik kazalarından doğan tazminat talepleri bakımından 1 yıl yerine, 2 yıl olarak öngörülmesidir (TBK. nin 72. maddesi ile bu konuda da paralellik sağlanmıştır). 2918 sayılı Kanun’un anılan madde hükmünde gözden kaçırılmaması gereken husus, ceza Kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin sadece eylemin ceza kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; bunun dışında fail hakkında mahkûmiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Dahası söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlular (örneğin işleten) arasında bir ayrım da yapılmamış böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür (HGK.’nin 10.10.2001 gün 2001/19-652 ve HGK.’nin 16.04.2008 gün ve 2008/4-326-325 sayılı kararları ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir). Açıklanan ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında, kaza sonucu davacı BTM
iyileşemeyecek şekilde yaralanmıştır. Kaza tarihinde yürürlükte olan 5237 sayılı TCK. nin 66. maddesine göre zamanaşımı süresi 8 yıldır.
Davaya konu trafik kazası 02.07.2007 tarihinde meydana gelmiş, davacılar vekili tarafından ceza zamanaşımı süresi içinde 20.08.2014 tarihinde iş bu dava açılmıştır.
Bu durumda mahkemece, davada uzamış ceza zamanaşımı süresinin uygulanması ve davanın süresi içinde açıldığının kabulü ile işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 30.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.