Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2015/9449 E. 2016/419 K. 18.01.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/9449
KARAR NO : 2016/419
KARAR TARİHİ : 18.01.2016

MAHKEMESİ :………..Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-

Hükmüne uyulan Yargıtay bozma ilamında özetle; borçlu davalı ile 3. kişi konumundaki diğer davalı arasında zorunlu dava arkadaşılığı bulunması, davanın borçlu davalının ikametgahı mahkemesi olan ………..Asliye Hukuk mahkemesinde açılmış olması nedeniyle davanın esasına girilmesi, tarafların delillerinin toplanması, ondan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozmaya uyulduktan sonra davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK.nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılmış olup, tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İptal davasından maksat İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazıldığı gibi alacağın tahsilini temin için borcun doğumundan sonra yapılan tasarrufların iptaline hükmettirmektir. Bu davanın ön koşulu ise, borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunmasıdır. Ön koşulun bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddede akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında
fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır. Somut olayda 3. kişi konumundaki davalı Yasemin’in borçlu davalının mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilen veya bilmesi lazım gelen kişilerden olduğu kanıtlanamamış ise de İİK.nın 278/III-2 maddesinde belirtildiği gibi ivazlar arasında fahiş fark olup olmadığının belirlenmesi açısından taşınmazın tasarruf tarihindeki gerçek değeri saptanmamıştır. Bu durumda mahkemece dava konusu taşınmazın başında konusunda uzman bilirkişiler vasıtası ile keşif yapılarak taşınmazın tasarruf tarihindeki gerçek değerinin belirlenmesi ondan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığı gibi red gerekçesi aynı olduğundan tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken her bir davalı için ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru bulunmamıştır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,18/01/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.