Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2015/855 E. 2015/11667 K. 05.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/855
KARAR NO : 2015/11667
KARAR TARİHİ : 05.11.2015

MAHKEMESİ : İstanbul(Kapatılan) 33. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 28/12/2012
NUMARASI : 2011/182-2012/317
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı H.. S.. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı tarafa ait araçların sebebiyet verdiği kazada müvekkiline ait çekicinin pert olduğunu, davalıların olayda kusurlu olduğunu, aracın piyasa rayicinin 115.000 TL, sovtajının 28.500 TL olduğunu, bakiye 86.500 TL zararın 30.000 TL’sının davalı Ş.. E..’e ait aracın ihtiyari mali mesuliyet sigortacısından (İMSS) tahsil edildiğini belirterek 56.500 TL’nin kaza tarihinden işleyecek ticari faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalı G.. A.. vekili, sigortalı H.. S..’a ait araç %25 oranında kusurlu olduğundan, eksper raporu ile belirlenen 56.601 TL’nin %25’i olan 14.700 TL’nin davacıya dava açılmadan önce ödendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı H.. S.. vekili, müvekkilinin aracının davalı G.. A.. nezdinde zorunlu mali mesuliyet sigorta (ZMSS) ve ihtiyari mali mesuliyet sigorta poliçeleri olduğunu, davacının zararının müvekkiline izafe edilen kusur oranında G.. A..’ce karşılandığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı Ş.. E.. vekili, kusuru, tazminat miktarını kabul etmediğini, ticari faiz istenemeyeceğini belirterek davanın ZMSS şirketi F.. S.. AŞ’ne ihbarını ve reddini savunmuştur.
Dava ihbar edilen F.. S.. AŞ vekili, davacı aracında meydana gelen zarar için dava tarihinden önce davacıya 12.500 TL poliçe limitinin ödendiğini belirtmiştir.
Mahkemece, davalı G.. A.. hakkındaki davanın reddine, diğer davalılar hakkındaki davanın kısmen kabulü ile davalı Ş.. E..’in 25.500 TL, davalı H.. S..’ın 3.799,43 TL alacaktan sorumlu olduklarının tesbiti ile toplam 29.299,43 TL’nin kaza tarihinden işleyecek ticari faiziyle bu davalılardan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı H.. S.. vekili ve Ş.. E.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davalı H.. S.. vekili ve davalı Ş.. E.. vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir. Hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre kazanın meydana gelmesinde davalı Ş.. E.. %75 oranında, davalı H.. S.. %25 oranında kusurludurlar. Davacı aracı kaza sonucu pert olmuş, aracın 2.el piyasa rayiç değeri 115.000 TL, sovtaj değeri 28.500 TL, davacı zararı 86.500 TL olarak tespit edilmiştir. Davalı Şenol’un kusur oranına isabet eden tazminat miktarı 64.875 TL, davalı Hilmi’nin kusuruna isabet eden tazminat miktarı 21.625 TL’sıdır. Dava açılmadan önce davalı Ş.’un ZMSS şirketi F.. S.. AŞ’ce 12.500 TL, İMSS şirketi A. S.AŞ’ce 30.000 TL ödenmiştir. Yine davalı H.. S..’ın ZMSS şirketi G.. A.. tarafından 12.500 TL poliçe limiti ve İMSS poliçesini düzenleyen aynı sigorta şirketi tarafından 2.200,57 TL dava açılmadan önce davacıya ödenmiştir. Davalı G.. A..’nin İMSS poliçe limiti 25.000 TL olup, bu poliçe kapsamında 22.799,43 TL bakiye teminatı bulunmaktadır. Davacı tarafın olayda hiç kusuru bulunmayıp davacı tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir. Ancak, mahkemece bilirkişi raporu doğrultusunda davalılar arasındaki iç ilişkide geçerli olmak üzere kusurlarına isabet eden tazminat miktarları da belirlenmiştir. Bu tazminat belirlenirken davalı Şenol’un kusuruna isabet eden 64.875 TL tazminattan, ZMSS ve İMSS şirketlerince ödenen toplam 42.500 TL’nin mahsubu ile bu davalının davacının bakiye 29.299,43 TL zararının 22.375 TL’sından davalı H.. S..’ın da (21.675 TL-14.700,54 TL = 6.924,43 TL) 6.924,43 TL’sından sorumlu olmak üzere, 29.299,43 TL’nin davalılardan tahsiline şeklinde karar verilmesi gerekirken, davalı Ş.. E..’in trafik sigortasınca ödenen 12.500 TL’nin %75’inin davalı Şenol’un sorumlu olduğu tazminattan, %25’inin davalı H.. S..’ın sorumlu olduğu tazminattan mahsubu ile davalı Ş.. E.. yönünden iç ilişkide sorumlu olduğu tazminatın fazla (25.500 TL olarak) hesaplanması doğru görülmemiştir.
3-Davalı G.. A.., davalı H.. S..’a ait aracın ZMSS ve İMSS şirketidir. Davalıların sorumluluğu yasadan kaynaklanan müteselsil sorumluluk ve aralarındaki münasebette ihtiyari dava arkadaşlığıdır. Müteselsil borçluluk niteliği itibariyle bölünebilen bir edimin birden fazla borçlusundan herbirinin edimin tamamını ifa etmekle yükümlü olduğu bir borçluluk türü olup borçlulardan birinin edimin tümünü ifa ederek alacaklıyı tatmin etmesi halinde, evvelce mevcut olmasa dahi ifayı gerçekleştiren borçlu ile diğer borçlular arasında bir hukuki ilişki doğacaktır. Alacaklıyı tatmin eden bir borçlu kendisine isabet eden bir paydan daha fazla bir ödemede bulunduğu takdirde bu fazlalık ölçüsünde diğer borçlulara başvurabilecektir. Bu durum bir borçlunun alacaklıyı tatmin etmesi halinde diğer borçlularında alacaklı karşısında alacaklının tatmin edilmesi ölçüsünde borçtan kurtulmalarının (BK 145/1.md) doğal bir sonucudur. Buna bağlı olarak yasa koyucu da alacaklıyı tatmin eden borçlunun kendi payından fazla ödemede bulunması durumunda bu fazlalık ölçüsünde diğer borçlulara başvurabileceğini açıkça düzenlemiştir. (BK 146/1 md) Bu şekilde belirlenen hak, o borçlunun rücu hakkıdır. Yasa koyucu kendi payından fazla ödemede bulunan bir borçluya tanıdğı rücu hakkını kuvvetlendirmek amacıyla halefiyete de yer vermiştir. Açıklanan maddi hukuk hükümleri usul hukukunda dava olarak tezahür etmektedir. Müteselsil borçlular arasındaki ihtiyari dava arkadaşlığı nedeniyle hükmü temyiz etmeyenler hakkında lehe ya da aleyhe verilen kararın kesinleştiği düşünülebilir ise de; kesinleşme sorumluluk davasına ilişkin olup ardından görülecek rücu davası yönünden yani, borçlular arasındaki iç ilişki yönünden hüküm ifade etmez. Rücu davası dikkate alındığında davalı H.. S.. vekilinin hükmü temyizde hukuki yararı bulunduğu aşikardır.
Zira sorumluluk davasındaki karar kesin hüküm oluşturmaz ise de rücu davası yönünden sorumluluk davasının kararı güçlü delil oluşturmaktadır. Hakkında güçlü delil oluşan davalının rücu davası yönünden sorumluluk davası hükmünü diğer müteselsil borçlu aleyhine temyiz etmesinde hukuki yararı vardır. İhtiyari dava arkadaşlarının sonradan birbirlerine karşı açacakları rücu davasında esas alınacak mahkeme kararı ihtilaf henüz önünde iken doğru olarak oluşmalı ve mahkeme davalıların ne oranda sorumlu tutulup tutulmayacaklarını sorumluluk davası sırasına halletmelidir.
Bu kabul tarzı rücu davasında haksız yere temyiz edenler aleyhine güçlü delil oluşturmaması yönünden doğru olduğu gibi usul ekonomisi yönünden de tarafları tatmin edecektir. Temyiz etmeyen tarafların usulü müktesep hakları da mahkemece icrai nitelikte bir hüküm kurulmayacağı, bozma sonrası kararın gerekçesinde haklarındaki karar temyiz edilmediğinden kesinleşen davalının da sorumluluk derecesinin tespit edilmesiyle yetinileceği dikkate alındığında ihlal edilmemiş olacaktır. (YHGK 2009/16-428-483 sayılı ilamı)
Somut olayda davacı vekili, davalılar Şenol ve Hilmi’ye ait araçların sebebiyet verdiği kazada müvekkiline ait aracın pert olduğunu belirterek zararının tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalı Şenol’un %75, davalı H.’nin %25 oranında kusurlu oldukları, aracın pert olduğu, sovtaj indiriminden sonra 86.500 TL zarar olduğu, bunun 64.875 TL’sının davalı Şenol’un kusuruna 21.625 TL’sının H.’nin kusuruna isabet ettiği davalılara ait araçların ZMSS ve İMSS şirketlerince davadan önce ödenen tutarların mahsubu ile bulunan 29.299,43 TL’nin 25.500 TL’sından davalı Ş., 3.799,43 TL’sından davalı Hilmi sorumlu olmak üzere 29.299,43 TL’nin davalılardan tahsiline, davalı G.. A.. poliçe limitini ödediğinden onun hakkındaki davanın reddine karar verilmiştir. “2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalıların kusurlarına isabet eden tazminat miktarları doğru tespit edilmediği gibi davalı G.. A.. davalı H.. S..’a ait aracın hem ZMSS hem de İMSS şirketidir. ZMSS poliçe teminatı 12.500 TL davacıya tamamen ödenmiş, İMSS poliçe teminatı 25.000 TL olup bunun 2.200,57 TL’sı davacı tarafa ödenmiştir. Davalı sigortacı, İMSS poliçe teminatının bakiye kısmı ile davalı H.. S..’la birlikte tazminattan sorumludur. Bu nedenle davalı G.S.AŞ hakkındaki davanın reddi doğru değildir. Ancak sigorta şirketi yönünden hüküm sadece davalı H. S.vekili tarafından temyiz edilmiş olup, hükmü temyize gelmeyen davacı ile bu yöne ilişkin temyizi bulunmayan diğer davalı Ş.. E.. yönünden hüküm kesinleşmiştir. Davalı sigorta şirketi lehine usulü müktesep hak oluşmuştur. Davacı tarafın temyizi olmadığından davalı H.. S.. vekilinin temyizi üzerine davalı G.. A..’nin sorumluluğu cihetine gidilemez, zaten bunun icra kabiliyeti de bulunmamaktadır. Yine hükmü bu yönden temyiz etmeyen davalı Ş.. E.. yönünden de bu hususta aleyhine kurulan hüküm kesinleştiğinden davalı sigortacıdan fazla olan ödeyeceği kısmı rücu hakkı kalmamıştır. Ancak davalı H.. S.. davalı sigorta şirketinden aralarındaki iç ilişkiye (sözleşme ilişkisi) göre bunu rücu edebilir. Açıklanan gerekçelerle rücu davası ile borçlular arasındaki iç ilişki ve usul ekonomisi dikkate alındığında kararın temyizinde davalı H.. S..’ın hukuki yararının bulunduğunun kabulü zorunlu olduğu gibi hakkındaki karar kesinleşen davalı sigortacının İMSS bakiye poliçe teminatı ile tazminattan sorumluluğuna ilişkin değerlendirme yapılarak davalı H.. S.. ile davalı G.. A.. arasındaki iç ilişkide geçerli olmak üzere; davalı G.. A..’nin 29.299,43 TL tazminatın davalı H.. S..’ın kusuruna isabet eden bakiye 6.924,43 TL tazminattan bakiye poliçe teminatı ile davalı H.. S..’a karşı sorumlu olduğu hususunun tespiti ile yetinilmesi, bu şekilde icrai nitelikte bir hüküm kurulmayarak davacı ve davalı Ş.. E..’e karşı davalı sigorta şirketi yönünden usulü kazanılmış hakkında ihlal edilmemesi gerektiğinden hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı Ş.. E.. vekili ile H.. S.. vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı Ş.. E.. vekilinin 3 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı H.. S.. vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılar H.. S.. ve Ş.. E..’e geri verilmesine 05/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.