Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2015/8439 E. 2015/14637 K. 21.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/8439
KARAR NO : 2015/14637
KARAR TARİHİ : 21.12.2015

MAHKEMESİ : ….Asliye Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle davanın reddine ilişkin verilen hüküm, davacı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, davalının kasko sigorta poliçesi ile sigortaladığı davacı aracının 14.12.2012 tarihinde dava dışı 3. kişinin sevk ve idaresindeyken başka bir araca çarpmasıyla trafik kazası yaşandığını, daha sonra kazaya sürücü ……’in sevk ve idaresindeki motorsikletin de karıştığını, davacı aracının sürücüsünün ölü var sanıp paniklemesiyle olay yerinden ayrıldığını, sürücünün alkolsüz olduğunu, davacı aracında hasar oluştuğunu, davalının ekspertiz incelemesiyle aracın pert olduğu kararı aldığını; ancak sonrasında kazanın beyan edilen şekilde olmadığı gerekçesiyle ödemeyi reddettiğini, davacının aracını hasarlı haliyle 16.700,00 TL’ye sattığını, aracın kasko değerinin 24.000,00 TL. olduğunu ve araçta 1.400,00 TL. değerinde LPG sistemi bulunduğunu; davacı aracının toplam değerinden satım bedeli düşüldüğünde oluşan 8.700,00 TL. hasar bedelinin kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, kaza nedenli yapılan hasar ihbarı üzerine yaptıkları araştırmada kazada sürücü değişikliği yapıldığını saptadıklarını, davacı tarafın sürücü olduğunu iddia ettiği kişinin kaza yerini terk ederek oluşun tespitini engellediğini, sürücünün iki araca çarpıp yaralandıktan sonra kaçması nedeniyle alkollü araç kullanımı ihtimalinin bulunduğunun ve kazada sürücü değişikliği yapıldığının aldıkları araştırma raporuyla sabit olduğunu, bu raporda
kazaya karışan diğer araç sürücüsünün kazayı yapan davacı araç sürücüsünün iddia olunan kişi olmadığını imzalı olarak beyan ettiğini, tazminatın fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacı tarafın KTK 81. Madde,KSGŞ A.5.10,B.1.4,B.1.5 maddelerine aykırı davranarak sürücünün tespit edilmesini engellediği,kazada sadece karşı araç sürücüsü ….’in basit tıbbi müdahale ile giderilecek şekilde yaralandığı gözetildiğinde kazada ölen olduğu düşüncesiyle aracı kullanan…’in olay mahallinde durmadığı şeklindeki iddianın samimi olmadığı, davacının poliçe kapsamında yükümlülüklerini bu suretle yerine getirmemekle davalı sigorta şirketinden tazminat talep hakkını kaybettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz olunmuştur.
Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Davacıya ait aracın davalı şirket nezdinde kaskolu olduğu ve 14.12.2012 tarihli rizikonun poliçe yürürlük süresi içerisinde meydana geldiği uyuşmazlık konusu değildir.
Mal sigortaları türünden olan kasko sigortası poliçesinin teminat kapsamını belirleyen KSGŞ A/1 maddesine göre gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketli bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, müsademesi, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile 3.kişilerin kötüniyet ve muziplikle yaptıkları hareketler, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bütününün sigortanın teminat kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, olay tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nun 1409. maddesinin 1. Fıkrası uyarınca sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı maddenin 2. fıkrası hükmüne göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir.Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5 maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir. İlkeler yukarıda
anlatılan şekilde olmakla birlikte sigortalı Kasko Poliçesi Genel Şartlarının 1.5.maddesi ve TTK 1446/2 maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde imiş gibi ihbar ederse ispat yer değiştirip oluşan rizikonun teminat içinde kaldığını ispat yükü sigortalıya geçer.
Bu ilkeler doğrultusunda somut olaya baktığımızda; 14.12.2012 tarihinde trafik kazasının meydana geldiği, kazaya karışan diğer araç sürücülerinin beyanlarına göre kazayı yapan davacı aracı sürücüsünün kaçtığı yönünde kaza tespit tutanağı düzenlendiği, davalı sigortacının olay yerini terk nedeniyle sürücü değişikliği ve alkollü sevk ihtimaline dayanarak davacıya tazminat ödemekten kaçındığı görülmektedir. Mahkemece, makina mühendisi ve sigorta hakeminden oluşan bilirkişi heyetinden alınan 07.08.2014 tarihli raporda, davacı aracının sürücüsünün haklı sebep olmaksızın kaza yerini terk etmiş ve davalı sigortacının oluşa ilişkin tespitlerini engellemiş olması nedeniyle ispat yükünün yer değiştirerek davacı sigortalıya geçtiği yönünde kanaat bildirilmiş; mahkemece anılan bu rapordaki tespitlerin de benimsendiği görülmektedir.
Mahkemece, dava konusu kazaya karışan motorsiklet sürücüsü …..’in davalı sigorta şirketi tarafından yapılan araştırma esnasında verdiği imzalı beyanında ve mahkeme huzurunda tanık sıfatıyla verdiği ifadede,davacı tarafın kaza anında aracın sürücüsü olduğunu iddia ettiği Alper Bayraktar Çoban’ın sürücü olmadığı yönündeki beyanına itibar edilerek davacının doğru ihbar yükümlülüğüne aykırı hareket ile sigortadan doğan haklarını zayi ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Oysa mahkemece beyanına itibar olunan tanık……, kazadaki yaralanmasıyla ilgili yargılamanın yürütüldüğü, davacı sürücüsü ….’ın sanık olarak yargılandığı Ankara 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2013/563 Esas sayılı dosyasının, 10.06.2013 tarihli duruşmasında yaralanmasına neden olan sanıktan şikayetçi olduğunu (sanığın da hazır bulunduğu duruşmada) beyan etmiş; kendisine çarpan kişinin sanık olmadığı yönünde herhangi bir beyanda bulunmamıştır. Mahkemece beyanı nazara alınan tanığın, davalı sigorta şirketine verdiği imzalı beyanın, ceza mahkemesindeki beyanından 5 ay önce verildiği, tanığın olayın oluşuna
ilişkin anlatımlarının ceza soruşturması kapsamında alınan kolluk ifadesi ve ceza davasındaki ifadesiyle birçok çelişki barındırdığı gözetildiğinde tanığın beyanının itibar edilebilir olmadığı görülmektedir.
Yukarıda anılan Kanun hükümleri gereği ispat yükü üzerinde bulunan davalı kasko şirketi, aldıkları araştırma raporundaki tespitlere ve özellikle karşı araç sürücüsü ……’in yazılı beyanına dayanarak olayda sürücü değişikliği yapıldığı iddiasında bulunmakta; bunun dışında ispata yarar delil getirememektedir. Davalı sigortacının oluşun farklı olduğu ve teminat dışında kalan hallerden olduğunu soyut iddialarla değil, somut delillerle kanıtlaması gerekmektedir.Dosya kapsamına göre kazada davacı tarafın sürücü değişikliği yaptığı hususunun sabit olmadığı,kaldı ki bu husus sabit olsa bile, bunun tek başına doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmeme veya sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde imiş gibi ihbar etme anlamına gelmeyeceği ve dolayısıyla ispat külfetinin de yer değiştirmeyeceği açıktır.
Bu durumda mahkemece, davaya konu rizikonun gerçekleşmesiyle davacı aracında meydana gelen hasarın, kasko poliçesi teminatı kapsamında olduğu gözetilmek suretiyle karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 21/12/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.