Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2015/8112 E. 2015/10282 K. 08.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/8112
KARAR NO : 2015/10282
KARAR TARİHİ : 08.10.2015

MAHKEMESİ : Keşan 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 24/03/2011
NUMARASI : 2008/169-2011/129

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı şirkete kasko sigortalı müvekkiline ait aracın tek taraflı trafik kazasında hasarlandığını, Keşan’da bulunan yetkili serviste yapılan eksper incelemesi sonucu araçta 13.026 TL tutarında hasar olduğunun tespit edildiğini, müvekkilinin aracı İstanbul’a getirerek özel serviste 13.026 TL’sına tamir ettirdiğini, çekici ücreti olarak da 150 TL ödediğini, davalıya noterden ihtar çekildiğini buna rağmen davalının hasarı karşılamadığını belirterek şimdilik 13.176 TL’nın olay tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili yetki ve işbölümü itirazında bulunarak, davacı aracının 28.6.2006/2007 vadeli kasko poliçesi ile müvekkiline sigortalı iken poliçenin 26.1.2007 tarihinde kısmi hasar sebebiyle feshedildiğini, iptale ilişkin işlemin acente tarafından davacıya bildirildiğini, sorumluluklarının bulunmadığını, kaza tarihinde geçerli bir poliçe olmadığını, davacının ihbar yükümlülüğüne uymadığını, kazanın üzerinden bir yıl geçtikten sonra bu davanın açıldığını, hasar miktarının fahiş olduğunu, temerrüde düşürülmediklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. TTK’nun 1269. (YTTK 1453 md.) maddesi uyarınca, malı rehin alan kimse o mal üzerindeki menfaatini kendi adına sigorta ettirebileceği gibi, aynı yasanın 1270.maddesi (YTTK 1454.mad.) hükmü gereğince bir başkasının da rehin konusu malı, rehin alan hesabına ve onun lehine sigorta ettirmesi mümkündür. Böyle bir durumda, sigortalı
durumda olan rehin hakkı sahibi olduğundan sigorta şirketinden tazminat talep etme hakkının da öncelikle ona ait olması gerekir. Sigorta ettiren, ancak sigortalı malın dain ve mürtehini olan ve lehine sigorta edilenin açık muvafakatını almak suretiyle sigortadan şayet kendi menfaati de zedelendiği takdirde, tazminat istemek hakkına haiz olur.
Somut olayda, dain ve mürtehin sıfatı bulunan dava dışı bankanın, tazminatın davacıya ödenmesine muvafakatı olup olmadığı konusu araştırılmamıştır. Bu durumda mahkemece, dain ve mürtehin sıfatı olan Yapı Kredi Bankası A.Ş Keşan Şubesinin muvafakatı olup olmadığının araştırılması, bankanın muvafakatı sağlandığı takdirde yargılamaya devam edilerek davanın sonuçlandırılması, aksi halde davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçmimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Kabule göre de; a)Kasko Sigortası Genel Şartlarının “Hasar ve tazminatın sonuçları” başlığını taşıyan B.4.4.2.maddesi uyarınca, kısmi hasarlarda taraflar sigorta sözleşmesini feshetmek hakkına sahiptir. Sigortacı ise fesih hakkını ancak tazminatı ödemeden önce kullanabilir.
O halde, bu maddeye dayanarak sigortacı tarafından sigorta sözleşmesinin geçerli bir şekilde feshedilmesi için öncelikle riziko gerçekleşmeli, daha sonra ise tazminat ödenmeden önce düzenlenecek bir zeyilname ile sözleşme feshedilmelidir. Bu feshin sigortalıya bildirilmesi gerekir. Poliçe Genel Şartlarının C.6.maddesine göre sigortacının bildirimleri, sigortalının poliçede gösterilen adresine veya bu adres değişmişse son bildirilen adresine noter eliyle veya taahhütlü mektupla yapılır.
Somut olayda; davacı vekili, müvekkiline ait, davalıya kasko sigortalı aracın 10.6.2007 tarihinde karıştığı tek taraflı kazada hasarlandığını ileri sürerek şimdilik 13.176 TL’nın davalıdan tahsilini talep etmiş; davalı vekili, davacıya ait aracın davaya konu bu kazadan önce 22.9.2006 tarihinde karıştığı kaza sonucu 26.1.2007 tarihinde kısmi hasar nedeniyle poliçenin iptal edildiğini ve acente tarafından davacıya bilgi verildiğini savunmuştur. Davalı, 22.9.2006 tarihinde meydana gelen kazaya ilişkin hasar dosyasının bulunamadığını, 11.1.2007 tarihinde 8.000 TL tazminatın sigortalıya ödendiğini, 26.1.2007 tarihinde poliçenin iptal edildiğini belirtmiştir. Davacı sigortalıya poliçenin iptaline ilişkin usulüne uygun şekilde bildirim yapıldığı da ispatlanmamıştır. Davalının poliçe iptali sebebiyle bakiye prim bedelini, sigortalıya iade ettiğine dair belge ve bilgi de bulunmamaktadır.
Bu durumda mahkemece, davalı tarafça 22.9.2006 tarihli kaza sonrası sigortalıya önce tazminat ödenip, sonra poliçenin feshi yoluna gidildiğinden, sözleşmenin usulüne uygun şekilde feshedilmediği, kasko sigorta poliçesinin davaya konu riziko tarihi itibariyle yürürlükte olduğunun kabulü ile (sigortalıya poliçenin iptaline ilişkin usulünce tebligat yapıldığı ve bakiye primin iade edildiği de ispatlanamadığından) yargılamaya devam edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru değildir.
b)TTK’nun 1292.maddesi gereğince sigorta ettiren rizikonun gerçekleştiğini öğrendiği tarihten itibaren en geç 5 iş günü içinde keyfiyeti sigortacıya bildirmekle yükümlüdür. Ancak bu süre hak düşürücü bir süre değildir. Özellikle sigorta ettirenin kastının bulunmaması halinde, geç ihbar nedeniyle sigorta bedelinin tenzili zararın teminat dışında kaldığı yada hasarın ödenmemesi gibi bir sonuç çıkarılmaması gerekir. Sigortalının kastının valığının sigortacı tarafından kanıtlanması gerekir.
Somut olayda, davacı sigortalı 21.6.2007 tarihli noterden gönderdiği ihtarla davalıya rizikoyu haber vermiştir. 19.6.2007 tarihinde yetkili serviste inceleme yaptırarak aracın hasarını tespit ettirmiştir. Davacının kasıtlı olarak rizikoyu sigortacıya geç ihbar ettiği kanıtlanmamıştır. Kaldı ki 10.6.2007 tarihinde meydana gelen kazanın 21.6.2007 tarihinde ihbarı da makul sayılacak bir süre içindedir.
Bu durumda mahkemece, sigortalının süresi içinde sigortacıya rizikoyu ihbar etmediği, poliçenin kısmi hasar nedeniyle riziko öncesinde feshedildiği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmesi de isabetli görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı H.. D.. vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 8.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.