Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2015/798 E. 2017/7138 K. 22.06.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/798
KARAR NO : 2017/7138
KARAR TARİHİ : 22.06.2017

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; davacı olan müvekkilesi …’ ın kocası … sevk ve idaresindeki motorsikleti ile seyir halinde iken 17/11/2006 tarihinde davalı …’in sevk ve idaresindeki… plakalı minibüsün çarpması sonucu ölümle sonuçlanan trafik kazasının meydana geldiğini ve davalı hakkında … Asliye Ceza mahkemesinin 2009/101 Esas 2010/8 Karar sayılı kararı ile davalı hakkında mahkumiyet kararı verildiğini, kaza sonrası davalının mülkiyeti kendisine ait olan malvarlığını muvazaaya dayalı olarak kardeşine ve 3. şahıslara devrettiği bundaki amacının ise tazminata mahkum olabileceği düşüncesinin olduğunun haricen öğrenildiğini, ceza dosyasında müvekkilenin eşinin asli davalının ise tali kusurlu olduğunun belirtildiğini ancak bu kusur tayininin Hukuk Mahkemesini bağlayıcı olmadığını, eşini böyle bir kaza sonucu kaybetmenin maddi ve manevi yönden müvekkilinde meydana getirdiği elem ve ızdırap ile maddi kaybının onarılmaz, manevi yara bıraktığını, bu acı ve ızdırabı kısmen de olsa manen telafisi için için iş bu davayı açtıklarını fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıryla şimdilik 3.000,00-TL maddi 10.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kabulü ile 10.000,00-TL manevi tazminatın ve 3.000,00-TL maddi tazminatın davalıdan alınarak kaza tarihi olan 15/09/2006
tarihinden itibaren işletilecek olan yasal faizi ile birlikte tazmin edilerek davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava; trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Sigorta şirketi tarafından ödeme yapıldığı tarihteki verilere göre davacının zararı hesaplanarak, ödeme miktarı zararı karşılıyor ise talebin reddine, karşılamıyor ise karar tarihine en yakın tarih itibariyle yapılacak yeni hesaplamaya göre bulunan maluliyet zararından davacıya yapılan sigorta ödemesinin ödeme günü ile tazminatın hesaplandığı güne kadar geçen süredeki işlemiş yasal faizi de hesaplanarak ödeme tutarı ile birlikte hesaplanan tazminattan indirilmesi gerekmektedir.
Somut olayda; mahkemece alınan bilirkişi raporunda öncelikle sigorta şirketinin ödeme tarihindeki verilere göre yaptığı ödemenin yeterli olup olmadığı belirlenmesi gerekirken, bu belirleme yapılmaksızın aktüer hesabı yapılarak kusur oranı ve güncellenmiş sigorta ödemesi düşülerek zarar hesabı yapılmış olması ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
3-6098 sayılı TBK. md. 56. maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre
değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, takdir olunan manevi tazminatın fazla olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2 ve 3 numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 22.6.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.