Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2015/7837 E. 2015/10002 K. 01.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/7837
KARAR NO : 2015/10002
KARAR TARİHİ : 01.10.2015

MAHKEMESİ : İstanbul 24. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 31/03/2014
NUMARASI : 2013/630-2014/141

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalının işleteni olduğu ticari aracın müvekkiline ait araca çarparak ağır şekilde hasarlanmasına ve araçta bulunanların yaralanmasına sebebiyet verdiğini, tespit raporuna göre araçta 12.000 TL hasar olduğunu, daha önce fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak davalı ile aracın sürücüsü ve… şirketi aleyhinde İstanbul 11.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/597 E sayılı dosyasında 7.200 TL’nın tahsili için dava açıldığını, o dosyada alınan rapora göre davalı tarafa %50 kusur izafe edildiğini, hasarın 12.000 TL olarak belirlendiğini, mahkemece 3.600 TL’nın tahsiline karar verildiğini söz konusu meblağın ….. şirketinden alındığını, bakiye kısmın tahsili için davalı ve sürücü hakkında icra takibi yapıldığını ancak davalının takibe itiraz ettiğini belirterek davalının itirazının iptaline, takibin devamına ve inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davanın zamanaşımına uğradığını, aynı konuda daha önce dava açıldığını ve mahkeme ilamına göre yükümlülüklerini yerine getirdiklerini, kesin hüküm bulunduğunu belirterek davanın reddini ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davalı borçlunun ödeme emrine yasal süresi içinde itiraz etmediği, takibin kesinleştiği, davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir..
Dava, trafik kazasından kaynaklanan ve itirazın iptali şeklinde açılan bakiye maddi tazminatın tahsili istemine ilişkindir.
Davacı vekili, İstanbul 26.İcra Müdürlüğü’nün 2013/17000 sayılı icra takip dosyasında, 25.6.2013 tarihinde davalı

borçlu M.Ş. Y. hakkında, 3.600 TL bakiye tazminat ve ferileri toplamı 5.098,39 TL’nın tahsili için ilamsız icra takibi yapmış, borçluya 27.6.2013 tarihinde Tebligat Kanunu’nun 21.maddesi gereğince ödeme emri tebliğ edilmiş, borçlu M.Ş. Y. 5.7.2013 tarihli itiraz dilekçesi ile borca itiraz etmiş, ayrıca ödeme emrinin usulüne uygun şekilde tebliğ edilmediğini, icra takibinden 5.7.2013 tarihinde haberdar olduğunu belirterek İstanbul 10.İcra Hukuk Mahkemesi’ne 10.7.2013 tarihinde şikayette bulunmuştur. İstanbul 10.İcra Hukuk Mahkemesi, 2013/653 E-2013/724 K sayılı 12.9.2013 tarihli kararı ile M.Ş. Y.’ın talebini yerinde görerek, ödeme emri tebliğinin usule uygun yapılmadığına, Tebligat Kanunu’nun 32.maddesi gereğince davacı M.Ş. Y.’ın ödeme emrini öğrendiğini bildirdiği 5.7.2013 tarihinde tebliğin yapılmış sayılmasına karar vermiştir.
Bu durumda davalı-borçlu M.Ş. Y.’ın ödeme emrine süresi içinde itiraz ettiğinin ve takibin itiraz nedeniyle durduğunun kabulü ile işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde davalı borçlu M.Ş. Y.z’ın takibe yasal süresi içinde itiraz etmediği, takibin kesinleştiği, davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı S. K. vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 1.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.