Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2015/749 E. 2015/10286 K. 08.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/749
KARAR NO : 2015/10286
KARAR TARİHİ : 08.10.2015

MAHKEMESİ : Ortaca 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 28/01/2014
NUMARASI : 2013/682-2014/93

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-

Davacı vekili, müvekkiline kasko sigortalı araçta meydana gelen 52.250 TL hasar bedelinin sigortalıya ödendiğini, davalının olayda %100 kusurlu olduğunu, ayrıca alkollü olduğunun tespit edildiğini belirterek şimdilik 40.000 TL’nın ödeme tarihinden işleyecek reeskont faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, kusuru, hasar miktarını ve kaza tutanağını kabul etmediğini, davacının sigortalısının da kusurlu olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, kasko sigorta sözleşmesine dayanılarak açılan rücuen tazminat istemine ilişkindir. Dava 1086 sayılı HUMK’nun yürürlükte olduğu 26.04.2011 tarihinde açılmıştır. Yargılama devam ederken 6100 sayılı HMK yürürlüğe girmiştir. HMK’nın 94.maddesi gereğince, “Kanunun belirlediği süreler kesindir. Hakim, tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Aksi halde, belirlenen süreyi geçirmiş olan taraf yeniden süre isteyebilir. Bu şekilde verilecek ikinci süre
kesindir ve yeniden süre verilemez. Kesin süre içinde yapılması gereken işlemi, süresinde yapmayan tarafın, o işlemi yapma hakkı ortadan kalkar.” Taraflar iddialarını ispatla yükümlüdür. 6100 sayılı HMK’nın 324.maddesi hükmüne göre, “Taraflardan herbiri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi halde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır.”
Somut olayda, davacı vekili, davalı tarafın olayda %100 kusurlu olduğunu ileri sürerek, müvekkiline kasko sigortalı araçta meydana gelen ve sigortalıya ödenen hasar bedelinin şimdilik 40.000 TL’sının davalıdan rücuen tazminini istemiştir. Davalı, kusuru, tazminat miktarını, kaza tutanağını kabul etmediğini, davacının sigortalısının da kusurlu olduğunu savunmuştur. Burada kusur oranının ve gerçek zarar miktarının ispat yükümlülüğü davacıdadır. Davacı vekili, yargılama aşamasında kusur ve hasar yönünden inceleme yapılmasını talep etmiş; bilahare kaza tutanağı ile kusurun, ekspertiz raporu ile zararın sabit olduğunu, davanın kabul edilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, 05.12.2013 tarihli duruşmada “kusur ve hasar yönünden, Ankara Nöbetçi AHM’ne talimat yazılarak 3 kişilik bilirkişi kurulundan rapor alınmasına, bilirkişiler için 250’şer TL’sından 750 TL bilirkişi ücreti ile dosyanın gidiş dönüş ücreti olmak üzere toplam 1.050 TL’nın davacı vekilince 2 hafta içinde mahkeme veznesine yatırılmasına, yatırılmadığı takdirde mevcut delil durumuna göre karar verileceğinin ihtarına” şeklinde ara kararı kurulmuş olup davacı vekiline ihtar yapıldığı belirtilmiştir.
Duruşmanın ertelendiği 28.01.2014 tarihli bir sonraki duruşmada, davacı vekili bilirkişi giderinin yatırılması için yeniden süre verilmesini talep etmiş; mahkemece verilen kesin sürede bilirkişi ücreti yatırılmadığından ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
Kesin süre verilmesi halinde taraflara yüklenen borçların açıkça ve ayrıntılı olarak tereddüte mahal bırakmayacak şekilde gösterilmesi kesin süre olduğunun belirtilmesi, kesin süre ihtarına uyulmamasının sonucunun Kanuna uygun şekilde ihtar edilmesi gerekir. Aksi halde kesin süre verilmesinin sonuçları uygulanamaz.
Mahkemece ara kararında, bilirkişiler için davetiye gideri ile bilirkişi raporunun taraflara tebliğ gideri gösterilmediği gibi davacı tarafa kesin süre verildiği de ara kararına yazılmamıştır. Dosya gidiş dönüş masrafının 300 TL olduğu açıkça belirtilmemiştir. Yine HMK 324. Maddesine göre delil avansı yatarılmamasının sonucu “o delile dayanmaktan vazgeçme” olup bu husus da ara kararında açıkça belirtilmemiştir. HMK’nın 94. maddesi hükmü gereğince, sürenin kesin olduğu ara kararında belirtilmezse yeniden süre istenebilmektedir. Bu şekilde verilen ikinci süre kesin olup bunun ayrıca kesin süre olduğunu belirtmeye gerek yoktur. Davacı vekilinin talebine rağmen yeni süre verilmemiştir.
Mahkemece verilen ara kararı sözkonusu niteliklere ve şartlara haiz olmadığından, davacı tarafa kesin süre verildiğinden ve sonuçlarının uygulanması gerektiğinden bahsedilemez.
Bu durumda mahkemece, davacı tarafa kusur ve hasar incelemesi yapılabilmesi için gerekli giderleri yatırması hususunda, HMK’nın ilgili maddeleri gereğince usulüne uygun şekilde yeniden süre verilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı….Sigorta A.Ş vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 08/10/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.