Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2015/7054 E. 2018/131 K. 16.01.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/7054
KARAR NO : 2018/131
KARAR TARİHİ : 16.01.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair hükmün süresi içinde davacılar vekili ve davalı … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
– K A R A R –
Davacılar vekili, davalıların sürücüsü ve maliki olduğu araç ile müvekkili ….’nın sürücüsü, Saime’nin yolcusu olduğu aracın çarpışması sonucu müvekkillerinin yaralandığını, kaza tespit tutanağına göre iki tarafın da asli kusurlu bulunduğunu, tespit bilirkişi raporuna göre müvekkilinin aracında 4.373,00 TL hasar oluştuğunu, 152,80 TL tespit masrafı yapıldığını, müvekkili ….’nin kemik kırığı oluşacak ve yüzünde sabit iz kalacak şekilde yaralandığını, tedavi gördüğünü, elem çektiğini, maliyeti yüksek olan ameliyat ve operasyonları yaptıramadığını beyanla, 4.525,80 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş, ıslah dilekçesiyle davacı …’nin 1.000,00 TL faturasız tedavi gideri zararı olduğunu beyanla maddi tazminat talebini toplam 5.525,80 TL’ye yükseltmiştir.
Davalılar davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacı tarafın davasının kısmen kabulü ile, davacının kaza neticesinde maddi olarak zarara uğramış olduğu anlaşıldığından kusur oranına göre toplam: 3.593,85 TL tazminatın, 2.943,85 TL si için dava tarihinden itibaren, 650 TL si için ise ıslah tarihi olan 22/04/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine, maddi tazminat yönünden fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı taraf olay nedeni ile manevi olarak zarara uğramış olduğundan 6.500,00 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihi olan 05/12/2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine, manevi tazminat yönünden fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ve davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- 1086 Sayılı HUMK’nun 388 ve 389. maddeleri ile 6100 Sayılı HMK’nun karşılık 297/1-2 maddeleri uyarınca, mahkeme kararında; hüküm sonucunun, taraflara yükletilen hak ve sorumlulukların şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde ayrı ayrı ve açıkça gösterilmesi gerektiği gibi, HUMK’nun 388/3. maddesi gereğince (HMK 297/c) hükmün gerekçesinde tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin gösterilmesi gerekir.
Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiği T.C. Anayasasının 141/3. maddesinde de açıkça belirtilmiştir.
Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur.
Zira, tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri, davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini bilmeleri gerekir.
Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunması gerektiği açıktır.
Somut olayda mahkemece hüküm fıkrasında 3.593,85 TL maddi tazminata hükmedilmiş ise de, hükmedilen miktara nasıl ulaşıldığı anlaşılamamaktadır. Davacılar maddi tazminat taleplerini ıslah ile 5.525,8 TL’ye yükseltmiştir. Mahkeme gerekçesinde Kadınhanı Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2006/43 değişik iş sayılı dosyasında traktörde meydana gelen zarar miktarının 4.373 TL olarak hesaplandığı, maddi tazminatın hesaplanmasında bu miktara tedavi giderlerinin de eklenmesi gerektiği, 25/12/2012 tarihli bilirkişi ….tarafından tedavi giderlerine yönelik olarak rapor alındığı ve bilirkişi tarafından bu miktarın 1.000,00 TL olarak tespit edildiği belirtilmiştir. Mahkemece hükme esas alınan kusur bilirkişi raporuna göre davalı taraf %65 oranında kusurludur. Buna göre zarar 3.492,45 TL olmaktadır. Buna rağmen mahkemenin hükmettiği 3.593,85 TL’yi nasıl hesapladığı anlaşılamamaktadır. Eğer mahkemece yargılama gideri olarak değerlendirilmesi gereken 152,80 TL tespit yargılama gideri de asıl alacağa dahil edilmiş ise, bu durumda zarar 3.591,77 TL olup, mahkemece hükmedilen 3.593,85 TL’nin nasıl belirlendiği yine anlaşılamamaktadır. Mahkemenin kısa kararını hangi gerekçeyle ve nasıl oluşturduğu net olmayıp karar denetime elverişli değildir.
Ayrıca; iki reşit davacı tarafından açılan davada, dava dilekçesinde toplam 4.525,80 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminat talep edilmiş, ıslah dilekçeyle davacı … için 1.000,00 TL tedavi gideri talep edilmiştir. Mahkemece 3.593,85 TL maddi, 6.500,00 TL manevi tazminatın davacı tarafa verilmesine hükmedilmiş, hükmün gerekçesinde olay nedeniyle manevi olarak bu durumdan etkilenen ‘‘davacılar lehine’’ uygun bir miktar manevi tazminata hükmedildiğinden bahsedilmiştir. Hükümde hangi davacı için ne kadar maddi ve ne kadar manevi tazminata hükmedildiği de anlaşılamamaktadır.
Bu hususlar yukarıda açıklanan ilkelere aykırılık oluşturduğundan, hükmün bozulması gerekmiştir.
2- Kabule göre de;
a)Dava dilekçesinde hangi davacı için maddi, hangi davacı için manevi tazminat talep edildiği ya da kim için ne kadar maddi, ne kadar manevi tazminat talep edildiği net olarak belirtilmediğinden, mahkemece HMK’nın 31. maddesinde düzenlenen hakimin davayı aydınlatma ödevi doğrultusunda taleplerin ayrı ayrı açıklattırılması ve sonucuna göre her bir davacı ve talep hakkında ayrı ayrı karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi doğru görülmemiştir.
b)Dava ve karar tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nin kısmi dava başlıklı 109. maddesi ‘‘Talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir.
Talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamaz. (Bu fıkra 01/04/2015 tarihinde kabul edilen ve 11/04/2015 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6644 sayılı Yargıtay Kanunu ile Hukuk Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanunun 4. maddesi gereğince yürürlükten kaldırılmıştır.)
Dava açılırken, talep konusunun kalan kısmından açıkça feragat edilmiş olması hâli dışında, kısmi dava açılması, talep konusunun geri kalan kısmından feragat edildiği anlamına gelmez.’’ hükmünü içermektedir.
Dava dilekçesinde fazlaya dair haklar saklı tutulmaksızın toplam 4.525,80 TL maddi tazminat talep edilmiş, ıslah dilekçesiyle maddi tazminat talebi 5.525,80 TL’ye yükseltilmiş, mahkemece davalının %65 kusur oranına göre 3.593,85 TL maddi tazminata hükmedilmiş ise de, davada fazlaya dair haklar saklı tutulmadığından dava kısmi dava olarak açılmamış ve açıkça belirsiz alacak davası olarak açıldığı da belirtilmemiş olmakla, davacıların ıslah hakkı bulunmadığından dava dilekçesinde talep edilen maddi tazminat talebiyle bağlı kalınması gerektiğinin gözetilmemesi doğru görülmemiştir.
d)6100 Sayılı HMK 266 ve devamı maddeleri gereğince çözümü özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verilir, hükmüne yer verilmiştir.
Dava dilekçesinde araç hasarı da talep edilmiştir. Mahkemece, araç hasarı bakımından davacının gerçek zararının tespiti hususunda hiçbir inceleme yapılmadan, alanında uzman bir bilirkişiden hiç rapor aldırılmadan, temyiz eden davalı … tarafından itiraz edilen tespit dosyasında kaporta ve motor ustası tarafından belirlenen bedele göre talebin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz. Bu durumda mahkemece, hasar bedeli, aracın tamirinin ekonomik olup olmayacağı, pert olup olmadığının tespiti ile şayet pert olduğu anlaşılırsa, aracın kaza tarihindeki ikinci el piyasa rayiç değerinden sovtaj bedeli mahsup edilerek gerçek zarar miktarının belirlenmesi için alanında uzman bir makine mühendisi bilirkişiden, ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi doğru görülmemiştir.
e)Davalılar haksız fiil sorumlusu olup herhangi bir ihtar ve ihbara gerek kalmaksızın kaza tarihinde yükümlü oldukları tüm borçlar yönünden temerrüde düşer. Davacı maddi tazminat için kaza tarihinden itibaren faize hükmedilmesini talep ettiğinden, maddi tazminat bakımından talep gibi kaza tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi doğru olmayıp bozma sebebi yapılmıştır.
3-Bozma neden ve şekline göre davacılar vekilinin manevi tazminat miktarına ilişkin ve davalı … vekilinin manevi tazminat miktarı ve vekalet ücretine ilişkin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2-a,b,c) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı … vekilinin temyiz
itirazlarının, (2-d) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle bozma neden ve şekline göre davacılar vekilinin manevi tazminat miktarına ve davalı … vekilinin manevi tazminat miktarı ile vekalet ücretine ilişkin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılar ve davalı …’a geri verilmesine 16.1.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.