Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2015/6172 E. 2015/9351 K. 30.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/6172
KARAR NO : 2015/9351
KARAR TARİHİ : 30.06.2015

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, borçlu hakkında takip yaptıklarını takibi sonuçsuz bırakmak için davalı … ve … tarafından borçlular hakkında … Müdürlüğünün 2010/102-103 sayılı dosyalarından danışıklı takip yapıldığını, takibe konu senetlerin sonradan danışıklı olarak düzenlendiğinden BK’nun 19.maddesine gereğince takiplerin iptalini istemiştir.
Davalılar, duruşmalarda ki beyanlarında takiplerin gerçek olduğunu ve haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece, davacı … ve … arasındaki takipte henüz sıra cetveli düzenlenmediğinden davacının bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığından bahisle bu davalılar yönünden davanın reddine, … ve … yönünden ise borcun ödendiği ve … takibinin sona ermesi nedeni ile konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, Borçlar Kanunu’nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu takiplerin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
1-Danışıklı bir hukuki işlem ile üçüncü kişilere zarar verilmesi, onlara karşı işlenmiş bir haksız eylem niteliğinde olduğundan, kural olarak danışıklı işlem (muvazaalı muamele) nedeniyle hakları zarara uğratılan üçüncü kişiler, tek taraflı veya çok taraflı olan bu hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler.
Diğer yandan; zarara uğradıklarını ileri süren üçüncü kişilerin, danışıklı işlemde bulunduğu iddia edilen kişiden alacaklı olmaları gerekmektedir.
Somut olayda, davacıların davalılar …ve …’den 23.06.2003 tarihinde gerçekleşen hakız eylem nedeni ile alacaklı oldukları bu alacağın kesenleşen mahkeme kararı ile sabit olduğu ve nitekim anılan borçlular aleyhine takibe geçildiği anlaşılmaktadır.
Davacıların, danışıklı olarak … Müdürlüğünün 2010/102 sayılı dosyasından davalı … tarafından borçlu …hakkında takip yapıldığnı ileri sürmüşlerdir. Bunun için danışıklı olduğu ileri sürülen takip dosyasından sıra cetveli düzenlenmesine gerek bulunmayıp, söz konusu dosyadaki alacağın gerçek bir alacak olup olmadığı önem arzetmektedir.
Bu nedenlerle, anılan takip dosyasından sıra cetveli düzenlemediğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi isabetsizdir. Ancak … Müdürlüğünün 2010/102 sayılı takip dosyası 02.08.2012 tarihinde takipsizlik nedeni ile işlemden kaldırımış olduğundan, davacının bu taip dosyası yönünden açtığı dava da konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
2-Dava konusu takip dosyalarındaki bono tanzim tarihi ve takip borcun doğmundan sonraya ilişkin olup ,senet tanzim tarihi 31.12.2009 tarihinde borçlu …ve … cezaevinde tutuklu olarak bulunmaktadır. Her iki borçlu da, önceden elden alınan para ile ilgili olarak izinli çıktıkları zaman senetlerin yenilendiği ileri sürmüş, bu savunma soyut iddiadan öteye gitmemiştir.Öte yandan 2003 yılına ait olduğu ileri sürülen alacak ile ilgili olarak davalı …’in hiç faiz talep etmemiş olması, diğer davalı …in de borçlu …’ın eniştesi olması dikkate alındığında takiplerin danışıklı yapıldığının kabulü gerekir
Bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak yargılama giderlerinin davalılar aleyhine hükmedilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi de hatalı olmuştur.
SONUÇ: Yukarıda 1 ve 2 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 30.6.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.