Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2015/6162 E. 2017/7019 K. 20.06.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/6162
KARAR NO : 2017/7019
KARAR TARİHİ : 20.06.2017

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
– K A R A R –

Davacı vekili; davalılardan …’in müvekkiline borçlu olduğunu, davalı borçlunun borcunu ödemediğini, menkul haczi için adresine gidildiğinde haczi kabul mal veya eşya bulunmadığını, davalı borçlunun ödeme ekindeki 10 günlük kanuni ödeme süresi geçmeden ve alacaklı tarafın haciz talep etme hakkı henüz doğmadan davalının 3. derece akrabası olan davalı … … üzerine maliki bulunduğu ve halen kendisinin kullanımında olan … plakalı aracı 20/05/2013 tarihinde devir etmiş gibi işlem yaptığını, bu nedenlerle davalıların…. plakalı aracın devrine ilişkin tasarruf işleminin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
Mahkeme gerekçesinde davanın açıldığı tarihte kesin yada geçici aciz belgesi bulunmadığı ve tasarrufa konu aracın gerçek değeri ile sözleşmede belirtilen değeri arasında misli fark bulunmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir.
Tasarrufun iptali davaları elinde kat’i (İİK’nun 143.md) yada geçici (İİK’nun 105.md) aciz belgesi bulunan alacaklılar açabilir. Aciz belgesi davanın görülebilme koşulu olup mahkemece re’sen (kendiliğinden) gözönüne alınması gerekir. Aciz belgesinin dava açılmadan, dava açıldıktan sonra veya temyiz aşamasından ve hatta hükmün Yargıtay’ca bozulmasından sonra bile sunulma olanağı vardır.
Somut olayda davaya dayanak takip dosyasında davalı borçlu ile ilgili malvarlığı araştırmasına yönelik olarak bankalara ve emniyete yazılan müzekkere cevaplarında borçlunun malvarlığının olmadığı bildirilmiş,borçlunun adresinde yapılan 12.06.2013 tarihli ve 06.01.2015 tarihli haciz tutanağında ise hacze kabil mal bulunamadığı belirtil-
miştir. Takip dosyasında yapılan araştırmada davalı borçlu adına kayıtlı 213 ada 17 parsel sayılı taşınmaz olduğu tespit edilmiş ise de taşınmaz üzerine konulan haczin borçlunun meskeniyet iddiası ile yapmış olduğu şikayeti üzerine icra mahkemesince kaldırılmış olduğundan, 12.06.2013 ve 06.01.2015 tarihli haciz tutanaklarının İİK’nun 105.madde anlamında geçiçi aciz belgesi niteliğinde olduğunun kabulü gerekir. Mahkemenin aksi yöndeki kabulü ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Öte yandan dava konusu aracın noterde yapılan araç satış sözleşmesindeki bedeli ile bilirkişi tarafından belirlenen rayiç değeri arasında misli fark bulunmamakla birlikte dosyada mevcut nüfus kayıtlarından davalı 3.kişi…’ın borçlu…’in yeğeni olduğu anlaşılmaktadır.Bu durumda borçlunun aciz hali gerçekleştiği de düşünülerek davalı borçlu ile 3.kişinin akrabalık durumu göz önüne alınarak işin esasına girilmek suretiyle İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 20.6.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.