Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2015/4891 E. 2017/10738 K. 20.11.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/4891
KARAR NO : 2017/10738
KARAR TARİHİ : 20.11.2017

MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki, maddi ve manevi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hüküm, davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R-
Davacı vekili, davalının işleteni olduğu hazır beton aracının kolunun davacının üzerine düşmesiyle gerçekleşen kazada, davacının vücudunda çok sayıda kemik kırığı oluşacak biçimde yaralandığını, davacının tedavisi boyunca işinden geri kalıp kazanç kaybına uğradığı gibi kalıcı sakatlığının da sözkonusu olduğunu, davalı ile davacı arasında işçi- işveren ilişkisi bulunmadığını ve davalının zarara sebep olan araç maliki olarak maddi ve manevi zarardan sorumlu olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL. maddi ve 25.000,00 TL. manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 11.11.2014 tarihli ıslah dilekçesiyle, maddi tazminat taleplerini 72.415,00 TL’ye yükseltmiştir.Davalı vekili, davaya konu olayın meydana geldiği yerin davalı ile ilgisi bulunmadığını, inşaat alanındaki davacı işçinin zarara uğradığını, davalı aracının sebep olduğu bir kaza olmadığını, inşaat alanının çökmesi nedeniyle zarar oluştuğunu, iş alanının güvenliğini sağlamakla yükümlü işverenin zarardan sorumlu olduğunu, olayın iş kazası olduğunu ve zararı iş kazasından doğan davacının davasını işverenine yöneltmesi gerektiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davacının maddi tazminat isteminin kabulü ile 72.415,00 TL’nin ve manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 10.000,00 TL’nin dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; özellikle, oluşa ve dosya kapsamına uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporundaki kusur oranlarının benimsenmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre; davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Sözkonusu belirlemenin ise, Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi ya da Üniversiteler’in Adli Tıp Bölüm Başkanlıkları’nda, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü veya Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.Somut olayda; kaza neticesinde davacının maruz kaldığı yaralanmaya ilişkin olarak alınan, üç kişilik bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 29.07.2013 tarihli rapor mahkemece benimsenmiş olup, bu raporda davacının maluliyet oranının % 21 olduğu bildirilmiştir. Ne var ki, anılan bu raporda, yukarıda ifade olunan ve kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan mevzuata uygun olarak maluliyet değerlendirmesinin yapılmadığı, rapor tanziminde Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre belirleme yapılmadığı görülmektedir. Bu yönüyle, maluliyet oranı tespitine ilişkin bu rapor, hükme esas almaya elverişli olmadığından, maluliyetin belirlenmesi konusunda mahkemece yapılan araştırma yetersizdir.Bu durumda mahkemece; kazayla ilgili eksik kalan tedavi evrakları celbedildikten sonra, yukarıda belirtilen açıklamalar ışığında, olay tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği ölçülerine göre, davacının kaza nedeniyle uğradığı çalışma gücü kaybı bulunup bulunmadığı ve varsa oranı konusunda ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3-Davacının kazadaki yaralanması nedeniyle, tedavi süresi boyunca çalışamayıp gelir kaybına uğradığı ve ayrıca kalıcı maluliyeti nedeniyle de işgücü kaybına uğradığı iddiası ile maluliyet tazminatı talep edilmiş; mahkemenin hükme esas aldığı 02.09.2014 tarihli aktüer raporunda ise, inşaat ustası olduğu iddia olunan davacı için, … Esnaf Odası tarafından bildirilen, asgari ücretin 3,29 katı tutarındaki gelir üzerinden tazminat hesaplanmıştır. Hesaba esas alınan bu gelir ile davacının kazadan önceki işi konusunda mahkemece yapılan araştırma yetersizdir.
Bu durumda mahkemece; davacı hakkında yapılan ekonomik sosyal durum araştırma tutanağıyla, davacının taşeron olarak iş alıp müteahhitlik yaptığı yönünde yapılan tespit de gözetilmek suretiyle, SGK’ya yazı yazılıp davacının kazadan önce çalışması bulunup bulunmadığı araştırılmalı, çalışmasının bulunması ve bir işveren yanında çalıştığının tespiti halinde işyerinden davacıya yapılan ödemelerin miktarı sorulmalı, davacının vergi mükellefi olarak çalışmasının bulunması halinde ilgili vergi dairesinden, kaza öncesindeki gelir durumunu gösterir belgeler temin edilmelidir. Davacının kaza öncesindeki geliri net şekilde saptandıktan sonra, davacının maluliyet tazminatının miktarı konusunda ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle karar verilmesi doğru görülmemiştir.4-Davacının inşaat çalışma alanı içinde çalışırken (işini yaparken), davaya konu olayın meydana geldiği ve davacının cismani zarara uğradığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Davacının uğradığı cismani zarara neden olan olayın iş kazası olarak kabulü suretiyle SGK Başkanlığı tarafından davacıya ödenmiş tazminat bulunup bulunmadığı, SGK tarafından yapılmış ödeme bulunması halinde, ödenen bedelin rücuya tabi olup olmadığı da davacının talep edebileceği maluliyet tazminatı miktarının doğru biçimde saptanmasında önem arzetmektedir. Mahkeme tarafından SGK Başkanlığı’ndan davacıya yapılmış ödeme olup olmadığı sorulmuş ise de, SGK Başkanlığı tarafından, sadece davacıya geçici işgöremezlik ödeneği ödenmediği bildirilmiş; kalıcı maluliyet nedeniyle ödeme yapılıp yapılmadığı konusunda bilgi verilmemiştir. Bu konuda yapılan araştırma da yetersizdir.İfade olunan hususlar karşısında; Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığından davaya konu kazaya ilişkin olarak iş kazası
yönünden araştırma yapılıp yapılmadığı ve olayın iş kazası olarak kabul edilip edilmediği; olayın iş kazası olarak kabulü suretiyle, davaya konu kaza sonucu davacıya gelir bağlanıp bağlanmadığı; gelir bağlanmış ise, rücuya tabi olup olmadığı; davacıya bağlanan rücuya tabi gelirin ilk peşin sermaye değerinin ne olduğu hususlarının sorularak bağlanan gelir rücuya tabi ise, 5510 sayılı Kanun’un 21. maddesi hükmü gereği tazminattan düşülmesi suretiyle davacı tarafın talep edebileceği tazminat miktarının belirlenmesi gerekirken, eksik incelemeyle karar verilmesi isabetli olmamıştır.SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2), (3) ve (4) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 20/11/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.