Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2015/4610 E. 2018/307 K. 29.01.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/4610
KARAR NO : 2018/307
KARAR TARİHİ : 29.01.2018

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 23.01.2018 Salı günü davacı ve davalı tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü.

-K A R A R-

Davacı vekili, davalının trafik sigortacısı olduğu aracın, davacının idaresindeki motorsiklete çarpmasıyla oluşan kazada ağır biçimde yaralanan davacının maluliyete uğradığını, davalıya sigortalı araç sürücüsünün kazada tam kusurlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100,00 TL. maddi tazminatın kaza tarihinden işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 25.09.2014 tarihli ıslah dilekçesiyle, taleplerini 130.607,28 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, poliçe limitiyle sınırlı olarak ve sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında zarardan sorumlu olduklarını, maluliyet raporunun ATK’dan alınması ve gerçek zarar miktarının saptanması bakımından aktüerya uzmanı bilirkişiden rapor alınması gerektiğini, kaza tarihinden faiz isteminin yersiz olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın kabulü ile 130.607,28 TL. tazminatın dava tarihi olan 03.08.2012’den işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle işgücü kaybı tazminatı istemine ilişkindir.
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Sözkonusu belirlemenin ise, Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastaneleri’nin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü veya Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Somut olayda; kaza neticesinde davacının maruz kaldığı yaralanmaya ilişkin olarak maluliyet oranının tespiti bakımından alınan, …. Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’nın 18.07.2014 tarihli raporunda, davacının kaza nedeniyle oluşan kalıcı maluliyet oranı % 38,2 olarak belirlenmiş, mahkemece de bu rapor esas alınarak tazminat hesaplatılması yoluna gidilmiştir. Anılan bu raporda, davacının maluliyet oranının belirlenmesi bakımından, bir taraftan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’nin esas alındığı belirtilmiş olmasına rağmen, diğer taraftan Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü hükümlerine göre tespit yapıldığı belirtilmiş; davacının, kazada kafa travması geçirmiş olması nedeniyle, hafif evre frontal tip demans biçiminde gelişen kalıcı maluliyete uğradığı tespiti yapılmıştır. Bu raporda, davacının sağlık durumuna ilişkin şikayetlerine yer verildiği, izahatı yapılmayan ve gerekçelendirilmeyen birtakım tıbbi rakamsal verilere yer verildiği görülmektedir. Davaya konu kazanın gerçekleştiği tarihten 5 yılı aşkın bir süre sonra yapılan tespit için, detaylı ve yeterli açıklamalar içermeyen bu rapora göre karar verilmesi, eksik inceleme mahiyetindedir. Bu haliyle maluliyet hususunda yapılan araştırma yetersizdir.
Bu durumda mahkemece; kazayla ilgili olup davacının yaralanmasına ilişkin eksik kalan tedavi belgelerinin tamamı getirtilerek, yukarıda belirtilen açıklamalar ışığında, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu’ndan, davaya konu kazadaki kafa travması nedeniyle davacıda kalıcı maluliyet bulunup bulunmadığı ve varsa oranının ne olduğu, Çukurova Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı raporunda belirtilen hafif evre frontal tip demans ile davacının kazadaki yaralanması arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığı hususlarında ayrıntılı, gerekçeli, tıbbi tespitleri içeren, denetime elverişli bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3-Davalı taraf, tazminat hesabına ilişkin bilirkişi raporuna karşı yaptığı itirazda, davacının motorsiklet kullanırken kask takmamış olması nedeniyle müterafik kusurlu olduğunu ve zararı ağırlaştırdığını savunmuş; mahkeme ise, davaya cevap süresi içinde müterafik kusur itirazında bulunulmadığı için bu itirazın dikkate alınamayacağı gerekçesiyle, davalı tarafın bu itirazını reddetmiştir.
818 sayılı Borçlar Kanunu’nun “tazminat miktarının tayini” başlıklı 43. maddesinde (6098 sayılı TBK 51. md); hakimin, tazminatın türü ve kapsamının derecesini, durum ve mevkiinin gereğine ve hatanın ağırlığına göre belirleyeceği belirtilmiş; “Tazminatın tenkisi” başlıklı 44. maddesinde (6098 sayılı TBK 52. md)ise; zarar gören taraf, zarara razı olduğu veya kendisinin eylemi zararın doğmasına ya da zararın artmasına yardım ettiği ve zararı yapan kişinin durum ve mevkiini ağırlaştırdığı takdirde hakimin, zarar ve ziyan tutarını indirebileceği veya zarar ve ziyanı hüküm altına almaktan vazgeçebileceği açıklanmıştır.
Haksız fiile dayanan tazminat istemlerinde; haksız fiilin unsurlarından olan zarara ilişkin tüm tespitlerin doğru biçimde yapılması ile zarara etki eden tüm hususların dikkate alınması gerekir. Yukarıda anılan yasal düzenlemeler gereği, tazminatı belirleme konusunda tek yetkili olan mahkemece, zararı doğuran ya da ağırlaştıran durumların (müterafik kusurun) re’sen dikkate alınması zorunlu olduğundan, bu hususta bir itiraz olup olmadığına bakılmaksızın gerekli incelemelerin yapılması şarttır.
Somut olayda; davacının sevk ve idaresinde bulunan motorsikletle kazaya karıştığı, kaza esnasında başından yaralanması nedeniyle davaya konu maluliyete uğradığı iddiası ile dava açtığı ve bu yaralanmaya ilişkin olarak tespit edilen maluliyet nedeniyle tazminat belirlendiği gözetildiğinde; olaya ilişkin ceza dava dosyası kapsamı da dikkate alınarak inceleme yapılması ile davacının kask takıp takmadığının araştırılması ve belirlenmesi, kask takmaksızın motorsikletini sevk ve idare ettiğinin anlaşılması halinde, BK’nun 44. maddesi (TBK 52. md.) uyarınca maddi tazminattan makul oranda hakkaniyete uygun indirim gerekip gerekmediğinin irdelenip tartışılması, ondan sonra varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; duruşmada vekille temsil olunmayan davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 29/01/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.