Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2015/4513 E. 2018/304 K. 29.01.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/4513
KARAR NO : 2018/304
KARAR TARİHİ : 29.01.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 23.01.2018 Salı günü davacı vekili Av. … geldi. Davalı tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacı vekili dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, davalının trafik sigortacısı olduğu aracın karıştığı kazada, araç içinde yolcu olarak bulunan davacının oğlu Atahan Kerem’in öldüğünü, kazada davalıya sigortalı araç sürücüsünün asli kusurlu ve karşı araç sürücüsünün kusursuz bulunduğunu, davacının ölen oğlunun desteğinden yoksun kaldığını ve davalının zarardan sorumlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 2.000,00 TL. destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 21.10.2013 tarihli ıslah dilekçesiyle, taleplerini 11.270,67 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, poliçe limitiyle sınırlı olarak ve sigortalının kusuru oranında zarardan sorumlu olduklarını, hatır taşıması ve müterafik kusur durumlarının değerlendirilip tazminattan indirim yapılması gerektiğini, kaza tarihinden faiz isteminin yersiz olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın kısmen kabulü ile 2.500,00 TL. maddi tazminatın dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazla isteğin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 6098 sayılı TBK’nun 53. (818 sayılı BK’nun 45/2.) maddesi gereğince destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle uğranılan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların, desteğin ölümünden önceki yaşamlarında sahip oldukları sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç oldukları paranın ödettirilmesidir. Yani, haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse, TBK’nun 53. (BK’nun 45/2.) maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. TBK’nun 53. (BK’nun 45/2.) maddesi gereği, ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde, onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir.
Davacı taraf, kaza tarihi itibariyle 1,5 yaşında olan çocuğu Atahan Kerem’in desteğinden yoksun kaldığı iddiası ile dava açmıştır. Mahkeme ise; ölen çocuğun yaşı, gelir elde etmeye başlayıp davacı babasına destek olacağı tarih, ölenin gelir elde etmeye başlayacağı zamana kadar davacı babanın çocuk için yapmak zorunda kalacağı giderler gibi kriterler dikkate alındığında, davacı babanın ölen çocuğu için yapacağı yetiştirme ve bakım masrafının, çocuğun destek olması ile sağlayacağı katkıdan daha yüksek olacağı gerekçesiyle, davacı babanın destekten yoksun kalma tazminatı talep hakkının olmadığı sonucuna ulaşmıştır. Anılan bu değerlendirmelerin tamamı, yerel mahkeme tarafından bizzat yapılmış, hakimin hukuki bilgisi ile çözebileceği destekten yoksun kalma tazminatı konusunda, alınan bilirkişi raporuna itibar edilmediği belirtilmiştir.
Davacı baba, ölen 1,5 yaşındaki çocuğunun gelecekteki muhtemel (farazi) desteğinden yoksun kaldığını iddia etmektedir. Trafik kazasında ölen küçük çocuk ölmeseydi, ileride ana babasına bakmasının muhtemel olduğu, hayatın olağan akışına uygun bir yaklaşım olup yerleşik uygulamalar ile de kabul görmüştür. Dairemiz’in yerleşik uygulamaları ile, çocuğun 18 yaşına gelmesi ile birlikte gelir elde etmeye başlayıp ana ve babasına destek olacağı, ilerideki tarihlerde kendi ailesini kurduktan sonra dahi azalan oranlarla da olsa ana babasına destek olacağı kabul edilmiştir.
Destekten yoksun kalma zararının hesabında; destek alacak kişi ile destek sağlayacak kişinin muhtemel ömür sürelerinin, bilimsel verilerle hazırlanmış yaşam tablolarına göre belirlenmesi; ölenin, destek olacağı kişiye gelirinden
ayıracağı payın ne olacağı; ölenin elde edeceği gelir ile bu gelirden destek alacak kişiye ayıracağı kısmın yıllar içinde ulaşacağı miktarlar gibi hususların tespiti ve bu tespitlere dayalı olarak aktüeryal hesaplamalar yapılması gerekmektedir. Bu hesaplamaların da, özel ve teknik bilgi gerektirdiği izahtan varestedir. Bu itibarla, tüm bu hususları dikkate alarak aktüeryal hesaplama yapan bilirkişi raporunun yok sayılması, tamamen soyut ve tahmine dayalı varsayımlar üzerinden davacının destekten yoksun kalma zararı bulunmadığının kabulü isabetli olmamıştır.
Açıklanan bu maddi ve hukuksal nedenlerle özel ve teknik bilgiye dayanan hesaplamalara göre belirlenmesi gereken destekten yoksun kalma zararının, alınan bilirkişi raporuna göre değerlendirilmesi ve raporla yapılan hesaplamalar esas alınarak sonuca ulaşılması gerekirken; yanılgılı değerlendirme ve hatalı gerekçeyle, yazılı olduğu biçimde, davacının destekten yoksun kalma zararı bulunmadığının kabulü doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre ise; davacı tarafın, kazada ölen çocuğunun gelecekteki muhtemel desteğinden yoksun kaldığı iddiasına dayalı olarak tazminat talebinde bulunduğu; davacının, ölen çocuğu için ölüm tarihine kadar yaptığı bakım ve yetiştirme giderleri nedeniyle uğradığı maddi zarara ilişkin bir talebinin bulunmadığı gözetildiğinde; 6100 sayılı HMK’nun 26. maddesine aykırı biçimde, davacının talebi aşılarak talep olunmayan şeye karar verilmesi de hatalı olmuştur.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz talebinin kabulü ile hükmün BOZULMASINA; 1.630,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 29/01/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.