Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2015/3853 E. 2015/12221 K. 16.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/3853
KARAR NO : 2015/12221
KARAR TARİHİ : 16.11.2015

MAHKEMESİ : İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 23/10/2014
NUMARASI : 2014/145-2014/399

Taraflar arasındaki maddi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin görevsizliğine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
– K A R A R –
Davacı vekili, müvekkiline ait ve Z.Y.yönetiminde olan ….plakalı aracın 31.12.2013 tarihinde tek taraflı maddi hasarlı trafik kazası yaptığını, aracın kasko sigorta poliçesinin davalı sigorta şirketi tarafından düzenlendiğini, kaza ile ilgili hasar dosyasının açıldığını, sigorta eksperi tarafından araçta iskontosuz olarak KDV dahil 13.846,00 TL tutarında hasar oluştuğunun belirlendiğini, davalının “aracın kiralık olarak kullanıldığı” gerekçesiyle hasar bedeli ödemeyi reddettiğini, aracın kiralık olarak kullanılma durumunun söz konusu olmadığını, kazayı yapan Ziya Yılmaz’ın müvekkilinin oğlu olduğunu belirterek, 13.846,00 TL’nin 01.03.2014 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının sigorta sözleşmesine aykırı davrandığını, isteğin teminat kapsamı dışında kaldığını, yapılan araştırmada “davacının sigortalı aracı kiraladığının” belirlendiğini, bu durumda müvekkilinin tazminat ödeme yükümlülüğünün bulunmadığını, kabul anlamına gelmemek üzere istenen hasar bedelinin yüksek olduğunu, müvekkilinin temerrüte düşürülmediğini, uygulanması gereken faiz oranının yasal faiz oranı olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan delillere göre, mahkemenin görevsizliğine, kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde başvurulması halinde dava dosyasının görevli İzmir Nöbetçi Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine, karar verilmiş; hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, davacı sigortalının aracında meydana gelen hasarın davalı sigortacıdan tazmini istemine ilişkindir.
28.11.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı “Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun”un (TKHK) 2. maddesinde Kanun’un kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (l) bendinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanun’un 83. maddesinde de taraflardan birinin tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
6502 sayılı TKHK’nın “Geçiş Hükümleri” başlıklı geçici maddenin 1. fıkrası ise “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalar açıldıkları mahkemelerde görülmeye devam eder.” hükmünü içermektedir.
Dava konusu olayda, davacı sigortalının aracında meydana gelen hasarın davalı sigortacıdan tazmini istenmekte olup, dava 08.04.2014 günü, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun yürürlüğe girmeden önce açıldığından, davanın bu kanun yürürlüğe girmeden önce açılmış olduğu Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmeye devam edilerek esasa girilip tarafların delillerinin toplanması, iddia ve savunmalarının değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin ve davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalıya geri verilmesine 16.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.