Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2015/2695 E. 2017/4162 K. 18.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/2695
KARAR NO : 2017/4162
KARAR TARİHİ : 18.04.2017

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı alacaklı vekili, davalı borçlu … hakkında takip başlatıldığını, borçlunun alacağı karşılayacak mal varlığı bulunmadığı ve hakkındaki takipleri sonuçsuz bırakmak dava konusu 4 nolu bağımsız bölümü 17.07.2013 tarihinde davalı …’ye düşük bedel ile devrettiğinden bu tasarrufun iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkilinin dava dışı … isimli bir şahıstan taşınmaz alımı konusunda anlaştığını, satış günü taşınmazın tapusunun verilemediğini onun yerine kendisine dava konusu taşınmazın teklif edildiğini 20.000 TL daha fark ödeyerek satın aldığını borçluyu tanımadığını haksız açılan davanın reddine savunmuştur.
Davalı …, diğer davalıya tanımadığını, tapuda tanıştığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, ivazlar arasında fahiş fark olduğu, borçlunun alacaklılardan mal kaçırmak amacı ile muvaazalı olarak sattığı diğer davalının da borçlunun mali durumu ve alacaklılarını ızrar kastığını bildiğinin anlaşıldığından bahisle davanın kabulüne, karar verilmiş; hüküm, davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları, üç grup altında ve İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak, bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar, sınırlı olarak sayılmış değildir. Kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bırakmıştır. (İİK.md.281) Bu yasal nedenle de, davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerden birine dayanılmış olsa dahi, mahkeme bununla bağlı olmayıp, diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebilir (Y.H.G.K.25.11.1987 Tarih, … Esas ve … Karar sayılı ilamı). Genelde denilebilir ki, borçlunun iptal edilebilecek tasarrufları, alacaklılarından mal kaçırılmasına yönelik olarak yapılan ivazsız veya aciz halinde yapılan tasarruflar ile alacaklılarına zarar verme kastıyla yapılan tasarruflardır.
Öte yandan, tasarrufun iptali davalarında 3. kişinin borçludan satın aldığı malı elinden çıkarması ve satın alan dördüncü kişinin davaya dahil edilmemesi ya da davaya dahil edilmekle birlikte iyi niyetli olduğunun anlaşılması halinde İİK’nın 283/2 maddesi uyarınca bedele dönüşen davada üçüncü kişinin dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulması gerekir. Aynı şekilde davalı borçlunun borcundan dolayı dava konusu taşınmaz cebri icra yolu ile satılması halinde de davalı 3. kişi elinde bir bedel kalır ise bu bedel ile sorumlu tutulur.
Somut olayda, davalı borçlu icra müdürlüğü yapmakta iken borç doğmuş olup satılan taşınmazda bir ticari faaliyeti olmadığından, taşınamazın işyeri vasfında olması İİK’nun 280.madde anlamında bir işyeri devri sonucunu doğurmamıştır. Taşınmaz tapudan 7.000 TL devredilmiş bilirkişi ise dağerini 8.000 TL olarak belirlediğinden ivazlar arasında misli bir farkın olduğundan da söz edilmesi mümkün değildir. Öte yandan davacı alacaklı tarafından davalı üçüncü kişi …’nin borçlunun mali durumu ve alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bildiği veya bilmesi gereken şahıslardan olduğuna iliştin somut bir delil ileri sürülmemiş,dosya içeriğinden bu yönde bir bilgi veya belgeye de rastlanmamıştır.
Mahkemece, davalı üçüncü kişinin borçlu ile yakınlığı ve kötü niyeti ispatlanmadığı, ivazlar arasında fahiş fark olmadığı, kısaca İİK’nun 277 ve devamı maddelerinde belirtilen iptal sebeplerinden hiçbirinin somut olayda gerçekleşmediği dikkate alanarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
SONUÇ :Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı … vekilinin temiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 18.4.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.