Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2015/19453 E. 2018/10373 K. 08.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/19453
KARAR NO : 2018/10373
KARAR TARİHİ : 08.11.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-

Davacı vekili, müvekkiline sigortalı iş yerinde yangın meydana gelmesi sonucunda hasar oluştuğunu, davalının ise sigortalı iş yerinin maliki ve kiralayanı olarak bu zarardan sorumlu olduğunu açıklayıp sigortalıya ödenen 239.710,00 TL’nin rücuan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davaya konu taşınmazın ruhsata uygun şekilde tamamlanarak kiraya verildiğini, yangının çıkmasında müvekkiline yüklenebilecek kusur bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece toplanan delillere göre meydana gelen rizikoda davalının kusuru bulunmadığı, sigortalının kusurlu olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, iş yeri … sözleşmesinden kaynaklanan ödenen rücuen tazminat istemine ilişkindir.
… İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22.03.1944 Tarih …1944 sayılı kararında “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dâva, … poliçesinden doğan bir dâva değildir. Bu nedenle, halefiyet dâvası bir ticarî dâva sayılamaz. Bu dâva, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dâva gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dâva açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu dâvası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır. TTK’nun
“Halefiyet” başlığı altındaki 1472. maddesinde “Sigortacı, … tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nun 4. maddesinde sulh hukuk mahkemelerinin görevi düzenlenmiştir.
Somut olayda, davacı … şirketinin sigortalısı ile davalı arasında zarara uğrayan taşınmazın kiralanmasına ilişkin kira sözleşmesi mevcut olup uyuşmazlık temelde kira akdinden kaynaklanmaktadır.
Bu halde, mahkemece, uyuşmazlığın sulh hukuk mahkemesinin görevine girdiği dikkate alınarak, 6100 sayılı HMK 114/c maddesi delaletiyle aynı Yasanın 115/2.maddesi gereğince mahkemenin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Kabule göre de;
BK.’nın 58. maddesinde, “Bir bina veya imal olunan herhangi bir şeyin maliki, o şeyin fena yapılmasından yahut muhafazadaki kusurundan dolayı mesul olur. Bu cihetten dolayı kendisine karşı mesul olan şahıslar aleyhindeki rücu hakkı mahfuzdur” hükmünün bulunduğu anlaşılmıştır. Bu maddedeki sorumluluk, objektif özen yükümlülüğüne aykırılıktan doğan “ağırlaştırılmış” bir kusursuz sorumluluk halidir. Zararın, hukuka aykırı bir davranıştan doğması, yani objektif koşulun gerçekleşmesi yeterli olup, ayrıca subjektif koşula diğer anlatımla kusura ihtiyaç yoktur.
Bu sorumlulukta zarar gören, yapı malikinin yani davalının kusurunu kanıtlamak zorunda değildir. Yapı maliki de, kusurun bulunmadığı savunmasının ötesinde uygun illiyet bağının kesildiğini kanıtlamalıdır. Kusursuz sorumlulukta illiyet bağının kesilebilmesi için zarar görenin ağır kusurunun olması veya üçüncü bir kişinin illiyet bağını kesebilecek nitelikte ağır kusurunun olması yada zararlandırıcı sonucun meydana gelmesinde öngörülmeyen bir halin bulunması gerekmektedir. Ancak; imal olunan şey malikinin ek kusuru varsa, illiyet bağının kesilmesi malikin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.
B.K.nun 256. maddesine göre, kiracı, kiralananı kullanırken tam bir ihtimam dairesinde hareket ile mükelleftir. BK’nun 96. maddesine göre de, borçlu, kendisine hiçbir kusurun isnat edilemeyeceğini ispat etmedikçe, doğan zararı tazmine mecburdur. Tüm önlemleri aldığını kanıtladığı takdirde ancak borçlu sorumluluktan kurtulur.
Davacıya sigortalı iş yeri, taşınmazın maliki olan davalı tarafından davacının sigortalısına kiralanmış ve 25.12.2012 tarihinde çıkan yangın neticesinde sigortalı iş yerinde hasar meydana gelmiştir.
Somut olayda uyuşmazlık, yangının çıkma nedenine bağlı olarak sorumluluğun sigortalıya mı yoksa davalı malik/kiralayana mi ait olduğu noktasında toplanmaktadır.
Yangın sonrası Belediyenin itfaiye birimince tutulan tutanakta; yangın sebebinin tam olarak tespit edilemediği, elektrik kontağından çıkma olasılığının bulunduğu belirtilmiş, dosya kapsamında bulunan bilirkişi incelemelerinde de yangının çıkış sebebi kesin ve net olarak belirlenemediği gibi raporlar arasında da çelişkiler bulunduğu anlaşılmıştır.
Mahkemece alınan 22.09.2014 tarihli raporda, elektrik mühendisi ve kimya mühendisi bilirkişilerce; yangının iş yerinde bulunan elektrik panosu içindeki şalt malzemeleri ve bu kablo bağlantılarında meydana gelen arktan kaynaklandığı, sigortalı tarafından iş yerinde jeneratör kullanılmasının elektrik tesisatı standart ölçülerde olması halinde yangına sebebiyet verecek bir durum yaratmayacağı belirtilmiş, anılan rapora karşı davalı taraf itiraz ve talep üzerine mahkemece davalı vekilini bildirdiği … … Meslek Yüksekokulu … Bilimlerinde öğretim görevlisi …’den rapor alınmasına karar verilmiş, davacı tarafça itiraz edilen bilirkişi … raporunda, sigortalı tarafından yapılan uygunsuz jeneratör bağlantısı sebebi ile tüm kusur ve sorumluluğun iş yeri çalışanlarında olduğu belirtilmiştir.
Her iki rapor arasında açık çelişkiler giderilmediği gibi davalı tarafça ismi bildirilen ve davacı tarafça ileri sürülen sebeple karşı çıkılan bilirkişiden alınan raporun hükme esas alınarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 08/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.