Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2015/19357 E. 2018/12265 K. 17.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/19357
KARAR NO : 2018/12265
KARAR TARİHİ : 17.12.2018

MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalılar ve dahili davalı vekillerince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 11.12.2018 Salı günü davacı vekili Av. … ile davalılar … ve … vekili Av. … geldiler. Dahili davalı tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf vekilleri dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili; davalılardan …’ın müvekkiline olan borcu nedeniyle …İcra Müdürlüğünün 2011/202 sayılı dosyası ile hakkında takip başlatıldığını, davalının takipten sonra üzerinde bulunan … 108/24 te bulunan dairesini borçtan kurtulmak amacı ile kızı davalı … üzerine hile ile para almadan satış yaptığını ve ortada açık bir muvazaa olduğunu beyanla satışın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Duran; davaya konu taşınmazı …’tan almadığını, satın aldığı kişinin dava dışı üçüncü şahıs olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.
Davalı …; borçlu olan kişi ile tasarrufu yapan kişilerin farklı olduklarını, davacı tarafından alacaklı olmadığı bir dönemde 3.kişilere satış yapılmasının düşündürücü olduğunu, davacı tarafından açılan davada hukuki yararının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Dahili davalı …; davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; … Mahallesinde kain, 2894 ada, 19 parsel sayılı ana taşınmazın 26/600 arsa paylı, 24 nolu bağımsız bölümünün davalı borçlu … tarafından, dahili davalı …’a satışına ilişkin tasarrufun ve aynı bağımsız bölümün dahili davalı … tarafından davalı …’a satışına ilişkin tasarrufun iptali,Davacı tarafa … İcra Müdürlüğünün 2011/202 sayılı dosyasındaki asıl alacak ve feri alacaklarının tahsili amacıyla 24 nolu bağımsız bölümün icra müdürlüğü nezdinde satışı yönünde yetki verilmesine, karar verilmiş; hüküm, davalı … ve davalı … ve İdil vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, İİK 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İİK’nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır.
Tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için borcun, iptali istenen tasarruftan önce doğması dava ön koşulu olup mahkemece res’en araştırılmalıdır. Dava koşulu gerçekleşmediği takdirde işin esası hakkında hüküm kurulamaz.
Somut olayda davacının takip konusu alacağı 18/06/2008 tanzim tarihli bono olup dava konusu tasarruf 01/04/2008 tarihinde yapıldığından takip konusu borçtan önce yapıldığı
görülmektedir. Ancak uygulamada alacak- borç ilişkisi daha önce başlamasına rağmen alacak için düzenlenen bono veya çek gibi kıymetli evraka sonraki tarihlerin atıldığı sıklıkla görülmektedir. Bu nedenle davacı alacaklı, borcun doğumunun takip dayanağı bononun tanzim tarihinden önce gerçekleştiğini ileri sürerse mahkemece alacaklıya bu konuda kanıt sunma olanağı verilmeli, gerekirse davacı alacaklı ile borçlu isticvap edilerek senedin düzenlenmesine neden olan temel ilişki sorulmalı, gerektiğinde davacı ile borçlunun ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak borcun gerçek doğum tarihi tespit edilerek koşulun gerçekleşip gerçekleşmediği saptanmalıdır. O halde mahkemece, davacı vekiline takip konusu borcun doğumuna ilişkin temel ilişki konusunda delillerini sunması için süre verilmesi, sunduğu delillerin toplanması,davacı ve davalı borçlunun varsa ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması, gerektiğinde davacı ve borçlunun isticvabı ile borcun doğumunun tespiti; daha önce doğduğu ispatlandığı takdirde buna ilişkin dava koşulunun gerçekleştiği kabul edilerek işin esasına girilip iptal nedenlerinin oluşup oluşmadığı araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Aksi durumun tespiti halinde ise borcun doğumu tasarruf tarihinden sonra ise davanın ön koşul yokluğu nedeni ile reddine karar verilmesi gerekir.
Mahkemece tüm bu maddi hukuki olgular dikkate alınmadan hatalı tespit ve eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2-Kabule göre de; Somut olayda, borçlu adresinde 17/03/2011 tarihinde yapılan hacizler İİK’nun 105. maddesi kapsamında aciz belgesi niteliğindedir. Ancak haciz 17/03/2011 tarihinde, iptali istenilen tasarruf ise 01/04/2008 tarihinde yapılmış olması nedeni ile mahkemenin bedel farkı gerekçesinin dayanağı olan İİK’nun 278/3-2 maddesinin somut olayda uygulanması mümkün değildir. Çünkü bu maddenin uygulanması için gerekli olan ve anılan maddenin 2. fıkrasında belirtilen 2 yıllık süre geçmiştir. Diğer bir ifade ile tasarruf hacizden 2 yılı aşan bir süre önce gerçekleşmiştir.
Bu halde, mahkemenin tasarrufun iptali için gerekçe gösterdiği edimler arasındaki farkın dava konusu olaya uygulanma imkanı olmadığından yerinde değildir. Ancak her ne kadar mahkemece bu yönde belirtilen gerekçe yerinde değil ise de; davalı borçlu ile davalı 3.kişi olan … arasında; İİK’nun 280./1 maddesine göre tanışıklık,
arkadaşlık, akrabalık, iş ilişkisi vs. gibi durumların olup olmadığı, davalı 3.kişinin borçlunun mali durumunu bilen veya bilmesi lazım gelen kişilerden olup olmadığı konusunda yeterince araştırma yapılmamıştır. Bu durumda mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar vermesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı … ve davalı … ve İdil vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.630,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalılara verilmesine, Duruşmada vekille temsil olunmayan dahili davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden dahili davalı ve davalılara geri verilmesine 17/12/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.