Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2015/19291 E. 2018/10008 K. 01.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/19291
KARAR NO : 2018/10008
KARAR TARİHİ : 01.11.2018

MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili; müvekkilinin 05.02.2012 tarihinde karşıdan karşıya geçmek istediği sırada davalının sevk ve idaresinde bulunan aracın müvekkiline çarptığını, davalı yanın kendisine çarpması sonucunda müvekkilinin yaralandığını ve yapılan tetkikler sonucunda müvekkilinin sağ bacağında ağır derecede kırık meydana geldiğinin anlaşıldığını, neticede müvekkilinin tedavi için … Eğitim ve Araştırma Hastanesine başvurduğunu, ameliyat olması gerektiğinin tespit edildiğini, ameliyata alınarak kırılan bacağına platin levha ile 8 adet platin çivi takıldığını, davacı müvekkilinin 1940 doğumlu yaklaşık 72 yaşında olduğunu, yaşadığı rahatsızlığın kendisine fiziksel ve ruhsal açıdan ciddi sıkıntılar verdiğini, yaşına göre ağır bir ameliyat geçirdiğini ileri sürerek 15.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; DSİ’nin dava konusu yaralanma olayında hizmet kusuru bulunduğu ve asli kusurlu olduğu, sair kişilerin kusuru bulunmadığı anlaşıldığından… Elektrik Dağıtım A.Ş’ye açılan davanın
reddine, diğer davalı DSİ’nin ise davacıların yaşadığı manevi acıdan sorumlu tutulması gerektiği kanaatine varıldığından davacılardan … ‘in yaralanma miktarı ve davacıların ekonomik sosyal durumu göz önüne alındığında davanın kısmen kabulü ile 3.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi (6098 sayılı TBK m. 56) gereğince bedensel zarara uğranılması nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir.
1086 sayılı HUMK’nın 388. maddesi (6100 sayılı HMK m. 297) uyarınca mahkeme kararında, iki tarafın iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, ihtilaflı konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması, ret ve üstün tutma sebepleri, sabit görülen vakıalarda bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde, hüküm sonucu kısmında da, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Aynı Kanunun 389. maddesinde de “Verilen karar ile iki tarafa tahmil ve bahşedilen vazife ve haklar şüphe ve tereddüdü mucip olmayacak surette gayet sarih ve açık yazılmalıdır” hükmüne yer verilmiştir (6100 sayılı HMK m. 297 ve 298). Belirtilen madde hükümlerine göre hakim gerekçeye uygun karar vermek zorunda olup gerekçe ile hüküm birbirine uygun olmalıdır. Başka bir anlatımla, tesis edilen hüküm, infazı kabil ve uygulanabilir olmalıdır.
Somut uyuşmazlıkta, mahkemece kararın gerekçe kısmında davanın tarafları ile ilgisi olmayan kişi ve kurumlar hakkında açıklama yapıldıktan sonra, hüküm fıkrasında 3.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Bu şekilde kararın gerekçesi ile hüküm arasında çelişki gerçekleşmiş olup HUMK’nun 388 ve 389. (6100 sayılı HMK m. 297 ve 298) maddelerine aykırı biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
2-Bozma gerekçesine göre davacı vekili ile davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek duyulmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekili ile davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalıya geri verilmesine 01.11.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.