Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2015/19227 E. 2018/9523 K. 24.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/19227
KARAR NO : 2018/9523
KARAR TARİHİ : 24.10.2018

MAHKEMESİ : Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü.

-K A R A R-

Davacı vekili, muris … ‘nun 10.09.2012 tarihinde vefat ettiğini, murisin vefat etmeden önce 2008 yılı içerisinde Türkiye Halk Bankası A.Ş … Şubesi’nden 7 yıl süreli 20.000,00 TL bedelli tüketici kredisi kullandığını, kredinin teminat altına alınması amacıyla ilgili banka tarafından davalı Halk Hayat ve Emeklilik A.Ş’ye 3 yıl süre ile kredi hayat sigortası yaptırıldığını, bu hayat sigortasının süresinin 08/09/2011 tarihinde sonlandığını daha sonra tamamıyla murisin bilgisinin dışında 05.01.2012/2013 vadeli … nolu poliçe ile 1 yıllık daha sigorta poliçesi tanzim edildiğini, murisin vefatından sonra müvekkili davacılar tarafından davalı sigorta şirketine ilgili banka aracılığıyla başvuru yapıldığını, fakat davalı şirketçe, murisin 2 yıldır kanser tedavisi gördüğü, murisin rahatsızlığının sigortalanmadan önce teşhis edilerek tedavisine başlandığı, bu durumun Hayat Sigortaları Genel Şartlarının C.2.2 maddesine aykırı olduğunu, murisin beyan yükümlülüğünü kasıtlı olarak ihlal ettiğini bu nedenle sözleşmeden cayıldığını, davalı tarafın bu beyanlarının hukuki dayanaktan yoksun ve mesnetsiz olduğunu, murisin kredinin kullanıldığı tarih olan 2008 yılı içerisinde hastalığa yakalanmamış olduğunu, murisin sigorta poliçesinin yenilenmesinden de haberdar olmaması nedeniyle beyanda bulunmasının beklenmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu bildirerek, 15.967,30 TL poliçe teminat bedelinin poliçe başlangıç tarihi olan 05/01/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkili davacılara verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacıların istem ve tahsil yetkisinin bulunmadığını, bu nedenle taraf sıfatı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesini, aksi halde ise müvekkili şirket tarafından tanzim edilen ilk hayat sigorta poliçe süresinin bitmesinden dört ay sonra davaya konu sigorta poliçesinin düzenlendiğini, tanzim edilen ölü muayene tutanağında, davacı …’nun eşinin 2 yıldır kanser tedavisi gördüğünü bildirmiş olduğunu, sigortalının rahatsızlığının poliçe başlangıç tarihinden önce olduğunu, bu nedenle tazminat talebinin reddedildiğini, davacının murisinin beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davacıların murisine davalı sigorta şirketinin TTK’un 1435 maddesi anlamında beyanda bulunma imkanı verilmediği, sigortalının belli bir miktar primi de yatırmadığının anlaşılmasına ve sigortacı tarafından sigortalının TTK’un 1442/1-c maddesi uyarınca da beyanının alınmadığı, sigortalının kasten beyan yükümlülüğünü ihlal ettiğine ilişkinde bir delil sunulamadığı, rizikonun gerçekleştiğinin ve sigorta tazminatını isteyebileceklerinin kabulü ile davanın kısmen kabulü ile 14.530,24 TL tazminatın davalıdan tahsili ile davacıların veraset ilamındaki hisseleri oranında davacılara verilmesine, hüküm altına alınan miktara 27.02.2013 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, fazlaya dair istemin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, hayat sigorta sözleşmesine dayanan tazminat istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık , … nolu poliçenin düzenlenmesi sırasında sigortalının kanser hastalığı olup olmadığı, kanser hastalığını kasten gizleyip gizlemediği, dolayısı ile ihbar yükümlülüğüne aykırı davranıp davranmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davacılar davalı tarafından düzenlenen sigorta poliçeleri gereğince sigorta bedelinin ödenmesini talep etmiş, davalı tarafça sigortalının rahatsızlığının 2. düzenlenen poliçe başlangıç tarihinden önce olduğunu, bu nedenle tazminat talebinin reddedildiğini beyan etmiş, mahkemece kasıt halinin bulunmadığı davalı sigorta şirketinin cayma hakkını kullanamayağının, rizikonun gerçekleştiğinin ve sigorta tazminatını isteyebileceklerinin kabulü ile davanın kısmen kabulü ile 14.530,24 TL tazminatın davalıdan tahsili ile davacıların veraset ilamındaki hisseleri oranında davacılara verilmesine karar verilmiştir.
Sigorta sözleşmesi kurulurken sigortalıya yüklenen doğru bilgi verme (ihbar) yükümlülüğünü düzenleyen 6102 sayılı TTK’nun 1435. maddesi (eki 1290. maddesi) “Sigorta ettiren sözleşmenin yapılması sırasında bildiği veya bilmesi gereken tüm önemli hususları sigortacıya bildirmekle yükümlüdür. Aynı yükümlülüğü sözleşmesinin devamı süresincede vardır.
Hayat Sigortası genel Şartlar C-3. maddesinde de “Sigorta Süresi İçinde Beyan Yükümlülüğü” şartları düzenlenmiş, söz konusu maddeye göre sigortalı “Sözleşmenin yapılmasından sonra, sigortacının izni olmadan rizikoya etki edebilecek hususlarda meydana getirilen değişikliklerin 8 gün içinde sigortacıya bildirilmesi gerekir, Durumun sigortacı tarafından öğrenilmesinden sonra, değişiklik, sigortacının sözleşmeyi yapmaması ya da daha ağır şartlarda yapmasını gerektiren hallerden ise sigortacı 8 gün içinde sözleşmeyi fesheder veya prim farkını almak suretiyle sözleşmeyi yürürlükte tutar “
C-3. 3 maddesi ise “Sigortacının sözleşmeyi bu değişikliklere göre yapmamasını veya daha ağır şartlarda yapmasını gerektiren hallerde;
a) Sigortacı durumu öğrenmeden önce;
b) Sigortacının fesih ihbarında bulunabileceği süre içinde;
c) Fesih ihbarında bulunabileceği süre içindeki
ç) Fesih ihbarının hüküm ifade etmesi için geçecek süre içinde riziko gerçekleşirse, sigortacı tazminatı, o tazminata ilişkin olarak tahakkuk ettirilen prim ile tahakkuk ettirilmesi gereken prim arasındaki orana göre öder” hükmü düzenlenmiştir.
Somut olayda Davacının murisinin kullanmış olduğu banka kredisi nedeniyle, 08.09.2008 başlangıç tarihli, 08.09.2011 bitiş tarihli hayat sigorta sözleşmesi düzenlenmiş; poliçe primi 486,76 TL de ödenmiş, poliçenin bitim tarihinden sonra muris … ‘nun bilgisi dışında 05.01.2012/05.01.2013 tarihlerini kapsayan, sigortalının sağlık durumu hakkında herhangi bir soru ve bilgi almaksızın … nolu poliçe tanzim edilmiş 150,46 TL de prim belirlenmiş, poliçenin düzenlenmesinden sonra 10.09.2012 tarihinde davacıların murisi vefat etmiştir.
Yargılama sırasında iç hastalıkları uzmanı doktor ve sigorta hukukçusundan alınan 15.11.2013 havale tarihli bilirkişi heyet raporunda; davacıların murisi …’nun kanser hastalığına yönelik tanısının 11.11.2010 tarihinde konulduğu, davalı sigorta tarafından davacının murisine haber vermeksizin düzenlenen 5299821 nolu poliçede davacıların murisine sağlığı ile ilgili soru sorulmadığı,
davacının murisinin sözleşmenin yenilenmesinden haberinin olmamasına göre davalıya kasıtlı olarak sağlık durumu hakkında bilgi vermediğinin düşünülemeyeceği ancak bu durumda da TTK 1435 ve hayat sigortası genel şartlar C-3 ve devamı hükümlerinin tartışılarak karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 24/10/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.