Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2015/18738 E. 2018/9826 K. 30.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/18738
KARAR NO : 2018/9826
KARAR TARİHİ : 30.10.2018

MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-

Davacılar vekili, davalıların malik, sürücü ve trafik sigortacısı olduğu aracın, 25.08.2008 tarihinde yaya müvekkili Merdan’a çarparak sakat kalmasına neden olduğunu belirterek, fazlaya dair haklarını saklı tutarak, küçük Merdan için 40.000,00 TL maddi, 20.000,00 TL manevi, anne ve baba davacılar için ayrı ayrı 10.000,00 TL manevi tazminatın (sigorta şirketi maddi tazminattan sorumlu) olay tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir.
Davalılar vekilleri, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, maddi tazminat isteminin kabulü ile, 40.000,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davalılar … ve … açısından olay tarihinden itibaren (25.08.2008) yasal faiz uygulanmasına, davalı … şirketi açısından yasal faizin başlangıç tarihinin 21/08/2010 tarihi ve davalı … şirketinin sorumluluğunun poliçe limiti dahilinde olmasına, manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulü ile her bir davacı için 2.000,00 TL olmak üzere toplam 6.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren (25.08.2008) işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı
Abdulkadir ve Şükrü’den tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat istemlerinin reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davacılar vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
Dava, trafik kazasında yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
2- Mahkemece hükme esas alınan aktüer raporda, ATK 3. İhtisas Kurulunun 29.09.2014 tarihli raporunda belirtilen davacı …’ın ayak bileği seviyesinde % 24 oranında maluliyetinin esas alınarak hesaplama yapıldığı, ceza yargılaması esnasında alınan ATK 2. İhtisas Kurulunun 10.05.2013 tarihli raporunda ise; “…kemik kırıklarının 5. derece (ağır) olduğu, dava konusu olaya bağlı sol alt ekstremitedeki fonksiyonel kaybın organlarından birinin işlevinin yitirilmesi niteliğinde olduğunun..” belirlendiği anlaşılmaktadır.
Hükme esas alınan ATK 3. İhtisas Kurulunun 29.09.2014 tarihli raporunda; “ Kişinin 26.04.2013 tarihinde kurulumuzda yapılan muayenesinde; kişinin sol bacakta şekil bozukluğu ve yürüme problemi olduğu,….denge ve yürüyüşte topallama olduğu, trofik bozukluk değerlendirilmesinde sol bilekte deformite ve sol tibia üzeri ülsere, duyu kusuru değerlendirilmesinde; sol kruriste hipoestezi tanımladığı, sol alt ekstremitede peroneal sinirin orta, tibial sinirin de orta düzeyde etkilenmesi düşünüldüğü..” ve sonuç kısmında; “….Çocuk olan kişinin mevcut klinik ve radyolojik bulgularına göre ayak bileği seviyesinde epifiz hatlarının kapandığı, üst epifiz hatlarının açık ve büyümeye devam ettiği, fizyolojik epifiz kapanma yaşı 14-16 yaş olduğundan, büyüme süreci içerisinde sol alt ekstremite ve ayak bileğinin klinik ve patolojisinin değişebileceği, epifiz kapanma yaşından sonra şahsın müracaat etmesi halinde maluliyetinin yeniden değerlendirilebileceği..” hususunun da belirtilmesi karşısında, işgöremezlik raporları arasındaki (ATK 2. İhtisas Kurulunun 10.05.2013 tarihli raporunda; “…dava konusu olaya bağlı sol alt ekstremitedeki fonksiyonel kaybın organlarından birinin işlevinin yitirilmesi niteliğinde olduğu”, ATK
İhtisas Kurulunun 29.09.2014 tarihli raporunda; “..% 24 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı.. ve epifiz kapanma yaşından sonra şahsın müracaat etmesi halinde maluliyetinin yeniden değerlendirilebileceği”nin belirtildiği) çelişki giderilmeden eksik inceleme ile karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bu halde mahkemece, işgöremezlik raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi bakımından ATK Genel Kurulundan rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi uygun olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 30/10/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.