Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2015/18719 E. 2018/10280 K. 07.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/18719
KARAR NO : 2018/10280
KARAR TARİHİ : 07.11.2018

MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan yargılaması sonucunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili ile davalı … ve … tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacılar vekili, müvekkili Ekrem ile oğlu engelli … ‘nin 25 LK 773 plakalı araçtan indiği sırada davalı … yönetimindeki… plakalı aracın geri geri gelerek müvekkillerini sıkıştırmak suretiyle davacı … ve …’nin yaralanmasına sebebiyet verdiğini belirterek davacı … ve … için 200.000,00’er TL, Halime için 100.000,00 TL, …,… için 50.000,00’er TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı Coşkun ve Yılmaz’dan tahsiline, müvekkili …,… için 100,00’er TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tüm davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 21/01/2015 tarihli duruşmada davasını maddi tazminat açısından davacı … için 9.639,00 TL, davacı … için 396,00 TL üzerinden ıslah etmiştir.
Davalı …, yolcu taşıma işi yaptığını, olay günü davalı Coşkun’a aracı emaneten verdiğini, daha sonra kaza yaptığını öğrendiğini, özürlü çocuk taşıyan aracın kişileri kapıda indirmesi gerekirken rastgele park yapıp indirme-bindirme yapmasının hatalı olduğunu, kendisine karşı açılan tazminat davasının usulsüz olduğunu beyan etmiş, duruşmada davanın reddini savunmuştur.
Davacı … davaya cevap vermemiştir.
Davalı Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketi vekili, tedavi giderlerinden SGK’nın sorumlu olduğunu, ancak
sigortalı aracın işleteninin sorumluluğu nispetinde zarardan sorumlu olduklarını, kusura ilişkin resen inceleme yapılması gerektiğini, davacılara SGK tarafından geçici işgöremezlik ödeneği verilip verilmediğinin araştırılmasını, Ekrem’in çalıştığına dair dosyaya evrak sunulmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kısmen kabulü ile davacı … için 9.639,00 TL, … için 396,00 TL maddi tazminatın, davalılar … ve … tan kaza tarihi olan 21/04/2011 tarihinden itibaren, davalı Sigorta şirketinden sigorta limitiyle sınırlı olarak dava tarihi olan 08/07/2011 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte alınarak adı geçen davacılara verilmesine, davacı … için açılan maddi tazminat davasının reddine, davacı … için 2.000,00TL, Halime ve … için 1.500,00’er TL, davacı … ve … için 500,00’er TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 21/04/2011 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … tan alınarak davacılara verilmesine, dair karar verilmiş, hüküm, davacılar vekili ile davalı … ve … tarafından temyiz edilmiştir.
1-6100 Sayılı HMK’nun geçici 3/2. maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK’nun 427. maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 01.01.2015 tarihinden itibaren 2.080,00 TL’ye çıkarılmıştır.
Temyize konu kararda, davacı …’nin maddi tazminat talebinin kabulü ile 396,00 TL maddi tazminat yönünde hüküm tesis edilmiş, davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile Ekrem için 2.000,00 TL, Halime ve … için 1.500,00’er TL,…,… için 500,00’er TL manevi tazminat yönünde hüküm tesis edilmiş olup; karar, anılan yasanın yürürlüğünden sonra verildiğinden, davalılar aleyhine kabul olunan dava kısmının değerleri davacı …’nin maddi, tüm davacıların manevi tazminatı bakımından kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay’ca da temyiz isteminin reddine karar verilebileceğinden davacı … lehine hükmedilen maddi ve tüm davacılar lehine hükmedilen manevi tazminatlara yönelik temyiz isteminin reddine dair karar vermek gerekmiştir.
2-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp,
değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı … ve … ‘un tüm, davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine, karar vermek gerekmiştir.
3-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı TBK. md. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, takdir olunan manevi tazminatın az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de; davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı, aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunanların usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak birlikte dava açtıkları durumda da esasen birden fazla dava olduğu dikkate alınarak; her bir davacı yönünden lehine hükmedilen tazminat miktarına göre kendisini vekille temsil ettiren davacı lehine ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmesi gerekmektedir.
Mahkemece her bir davacı yönünden kabul edilen maddi ve manevi tazminat miktarlarına göre ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken tüm davacılar için tek bir vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı … ve … ‘un davacı … lehine hükmedilen maddi ve tüm davacılar lehine hükmedilen manevi tazminata ilişkin temyiz dilekçesinin mahkeme hükmünün kesin olması nedeniyle REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı … ve … ‘un tüm, davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 384,44 TL kalan onama harcının temyiz eden davalılar … ve …’dan alınmasına, 07/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.