Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2015/18638 E. 2018/12267 K. 17.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/18638
KARAR NO : 2018/12267
KARAR TARİHİ : 17.12.2018

MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki muvazaa davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı … vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 11.12.2018 Salı günü davacı ve davalılar tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Asıl davada davacı vekili; müvekkilinin … 1015 ada 2 nolu parsel sayılı taşınmazda hissedar iken, … isimli şahsın taşınmazdan hisse satın aldığını, …’nın hissesi üzerine akrabası … lehine 80.000,00 TL ipotek tesis ettirdiğini, söz konusu ipoteğin muvazalı olarak, davacı hissedar …’nın şufa hakkının kullanılmasını engellemek ve güçleştirmek için tesis edildiğini, … ile …’ın akraba olduklarını, müvekkili …’nın şufa hakkını kullanmak istediğini ve bu sebeple … Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esası ile … aleyhine şufa davasını açtığını, davanın kabul edildiğini ancak şufa hakkının engellenmesi için ipotek tesis edildiğini belirterek muvazalı ve şufa hakkını önlemeye yönelik bedelsiz ipoteğin fekkine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen … K sayılı dosyasında davacı vekili; dava konusu taşınmaz üzerine muvazaalı olarak konulan ipoteğin paraya çevrilmiş olması ve şufaya konu taşınmazın
davalı ipotek alacaklısına geçtiğini, davaya konu taşınmazın ipotek alacaklısı davalı … tarafından alacağa mahsuben 90.000,00 TL bedelle alındığını, daha sonra da 127.000,00 TL bedelle satış gördüğünü, bu nedenle davalarının bedele dönüştüğünü belirterek, davanın kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100.000,00 TL’nin yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili; davacının dava konusu taşınmazla ilgili herhangi bir zararının bulunmadığını, dava konusu taşınmazı müvekkilinin davacıdan değil taşınmazın bir başka hissedarından satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … vekili; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre;… E sayılı dosyasında davalı … aleyhine açılan davanın husumet nedeniyle reddine, Birleştirilen 2010/894 E sayılı dosyasında davalı … aleyhine açılan davanın husumet nedeniyle reddine,Davalı … aleyhine açılan davanın kabulüne; 100.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş; hüküm, davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava BK’nun 19.maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece; HMK 186.maddesi gereğince tazminat davasının davaya konu taşınmazdan hisse satın alan 3. kişiye karşı açılması gerektiği, dava konusu taşınmazdan hisse satın alan kişinin … olduğu, davanın …’ya yöneltilmesi gerektiği davalı …’ın taşınmazdaki hisseyi cebri icra yoluyla satın alan kişi olduğu anlaşılmakla, davalı … aleyhine açılan davanın husumet nedeniyle reddine, HMK 186.maddesi gereğince dava konusu taşınmaz yargılama sırasında 3. kişiye devredildiği takdirde davacının davasının davalıya karşı tazminat davası olarak devam edebileceği, bu durumda dava konusu taşınmazı satın alan kişinin taşınmazı satın aldığı bedel ile sattığı bedel arasındaki farkın tazminat olarak davacı hissedara ödenmesi gerektiği, taşınmazın cebri icra yoluyla 90.000,00 TL ye satıldığı, ancak icra dosyasında anılan kıymet takdiri raporuna göre 145.771,41 TL olarak belirlendiği, davacının 100.000,00 TL tazminat talebinde bulunduğu, taleple bağlı kalınarak 100.000,00 TL tazminatın davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine karar verilmişse de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir.
Davacı vekili; dava dilekçesinde dava konusu taşınmazda hissedar iken, … isimli şahsın taşınmazdan hisse satın aldığını, …’nın hissesi üzerine davacının şufa hakkını engellemek için eniştesi olan davalı … lehine 80.000,00 TL ipotek tesis ettirdiğini belirterek bu muvazaalı ipoteğin iptalini talep etmiştir. Buna göre dava; BK 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı ipotek tesisinin iptali istemine ilişkindir.
Somut olayda; davacı …; dava konusu … ada 2 nolu parsel sayılı taşınmazda hissedarken, 14/06/2007 tarihinde dava dışı başka bir hissedar, taşınmazdaki hissesini davalı …’ya devretmiş, davalı … taşınmazdaki hissesi üzerine 16/04/2008 tarihinde davalı … lehine ipotek tesis ettirmiş ve daha sonra Hasan tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi talebinde bulunulup söz konusu hisseyi devralmıştır.
Davacı hissedar …; davalı … tarafından ipotek tesis edildikten sonra 02/09/2008 tarihinde davalı … aleyhine şufa davası açmış ve …Asliye Hukuk Mah. … sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiş,verilen karar 03/06/2010 tarihinde kesinleşmiştir.
Ancak; davalı … tarafından yapılan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibinde dava konusu taşınmaz ihale ile Hasan a devredilmiş ve ihalenin kesinleşmesiyle birlikte 16/11/2009 tarihinde Hasan adına tescili sağlanmıştır. Daha sonra Hasan da taşınmazdaki hissesini dava dışı …’a devretmiştir. Davacı tarafından cebri icradaki bu ihale aleyhine ihalenin feshi için dava açma yoluna da gidilmemiştir.
Bu durumda; mahkeme gerekçesinde; davalı …’nın cebri icra yoluyla hisseyi satın aldığı bu nedenle Hasan’a husumet yönetilemez denmişken davalı … ile Hasan arasındaki ipoteğin tesisine ilişkin tasarrufi işlemde ileri sürülen ve savunmalara göre muvazaanın hangi gerekçeyle gerçekleştiği tartışılmadan, yargılama sırasında taşınmazın el değiştirdiğinden bahisle davalı …’in tazminata mahkum edilmesi isabetli olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı … vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, Duruşmada vekille temsil olunmayan davalı … yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı …’ya geri verilmesine 17/12/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.